verimsiz gibi görünebilir fakat her sinekte yedi kalori vardır. | Open Subtitles | قد يبدو غير فعال, لكن كل ذبابة تحتوي على سبع من السعرات الحرارية. |
Çoğu keyifli şey zamanın verimsiz kullanışından oluşur. | Open Subtitles | معظم الأشياء الممتعة تكون استعمالًا غير فعال للوقت |
Çünkü bunlar genelde fazla verimsiz, ulaşılamaz, yeteri kadar hızlı değil ve çok pahalıydılar. | TED | لانها في العادة لم تكن فعالة, ويصعب الوصول اليها لم تكن سريعة بما فيه الكفاية و كانت مكلفة جدا |
Buralar yol altyapısına sahip yerler fakat çok verimsiz. | TED | هذه أماكن تحتوي على بنية تحتية للطرق، لكنها ليست فعالة بشكل كبير. |
Kadınlarla konuşur ve onlara toprağın neden verimsiz olduğunu açıklar ağaçları kesip satmışlardır. | TED | وتحدثت مع النساء، لتشرح لهن بأن الأرض قاحلة لأنهم قطعوا الأشجار وباعوها |
verimsiz gezegenleri yaşanabilir kılar. | Open Subtitles | يستعمل ليجعل الكواكب القاحلة قابلة للعيش |
Bu verimsiz mercan adasını bereketli ormanlara dönüştürmek için yeterlidir. | Open Subtitles | و هناك منه ما يكفي ليحول الجزر المرجانية الجرداء إلي بساتين خصبة |
Gariplik demişken sen de bu sıralar işinde verimsiz gibisin Charles. | Open Subtitles | بالحديث عن الغرابة أنت كنت تظهر بعض الكثير من مشاعر الحزن الحقيقي (في الآونة الأخيرة (تشارلز |
Böylesine verimsiz bir eşe sahip olmanın acısını yıllarca çekti. | Open Subtitles | و الشعور القاسي بأنه غير محظوظ ليجد نفسه يحمل عبء زوجة عاقر, |
Bilha'nýn Rahel'a hizmet ettiđi gibi sizler de sadýk liderlerinize ve verimsiz eţlerine hizmet edeceksiniz. | Open Subtitles | مثلما خدمت بِلْهَة رَاحِيل يا فتيات سوف تخدمن القادة من المؤمنين وزوجاتهم العاقرات |
Aynı zamanda markete getirmek de yakıt açısından oldukça verimsiz. | TED | كما أنها وقود غير فعال في الأسواق |
Enerji ve kaynak verimliliğinde iyileştirmeler yaptık, fakat tüketici sektörü, özellikle Amerika, çok verimsiz. | TED | حققنا تحسنا في الطاقة وكفاءة في إستخدام الموارد , لكن قطاع الخدمات الاستهلاكية , و خصوصا في امريكا , غير فعال على الاطلاق |
Bu iyice savurganlık ve verimsiz olurdu. | Open Subtitles | لا. لأن هذا تبذير وغير فعال. |
Devletin verimsiz olduğu, çok çürük ve düzeltilemez olduğu gerçeği ya da düşüncesi ile kolayca teslim olabiliriz. | TED | نستطيع بسهولة الاستسلام للحقيقة او للتفكير بأن الحكومة غير فعالة أبدًا وفاسدة جدًا ولا يمكنُ إصلاحها. |
arabaları ağır inşa etmemiz halinde, hem tehlikeli hem de verimsiz olmaktadırlar | TED | في حين اننا لو جعلناها ثقيلة، فستكون عدائية و غير فعالة |
bu verimsiz uçakların çalışmayanları çalışanlarına göre toplum için daha iyidir | TED | تلك الطائرات الغير فعالة مفيدة اكثر للمجتمع وهي ميتة من ان تكون حية |
Doğrusu bu topraklar öyle verimsiz ki, yalnızca birkaç büyük hayvan yaşayabilir. | Open Subtitles | في الواقع، هذه الأرض قاحلة جداً، حيث عددٌ قليل من الحيوانات الكبيرة يمكنها العيش هنا. |
Bir zamanlar koca birer dağ tepesi olan ikizlerin şimdi verimsiz, erozyona uğramış, sarkık kömür ocaklarına döndü. | Open Subtitles | التي كانت فيما مضى قمم جبال رائعة قد أصبحت صحراء قاحلة أن ينحدر كل شي نحو القعاع |
Ve bu verimsiz topraklarda yaşayan insanlar için avlanmak neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | وبالنسبة للاشخاص الذين يعيشون ، هنا في هذه الارض القاحلة .الصيد شبه مُستحيل |
Bu parçanın adı Flipped Earth --- ...gökyüzü ile ilgilili ve... ...verimsiz toprakları ortadan kaldırmakla ilgileniyor.. | TED | هذا العمل اسمه "الأرض المقلوبة" أرادت أن تستغل السماء في تطهير الأرض القاحلة |
"Sonbaharın karanlık ölümünden sonra, ve soğuk verimsiz kış... | Open Subtitles | "بعد الموت الاسود للخريف, و الشتاء الباردة الجرداء... |
Gariplik demişken sen de bu sıralar işinde verimsiz gibisin Charles. | Open Subtitles | بالحديث عن الغرابة أنت كنت تظهر بعض الكثير من مشاعر الحزن الحقيقي (في الآونة الأخيرة (تشارلز |
Sizler sadık liderlerinize ve verimsiz eşlerine hizmet edeceksiniz. | Open Subtitles | يا فتيات سوف تخدمن المؤمنين من القادة وزوجاتهم العاقرات |