Uzun kuyruk, üstün manevra kabiliyeti verirken kısa kanatlar sayesinde en dar yerlerden bile geçebilir. | Open Subtitles | الذيل الطويل يمنح قدرة التناور بينما الأجنحة القصيرة تمكّنه من عبور أصعر الفتحات |
"Baba, oğula bir şey verirken ikisi de güler. | Open Subtitles | "حين يمنح والد ابنه شيئاً، يضحكان كلاهما" |
Erkeklerin hediye verirken, daima böyle söylediklerini duydum. | Open Subtitles | سمعت الرجال يقولون هذا دائماً عندما يقدمون الهدايا |
Onlar yanlış ifade verirken, doğru söylediklerini düşünüyorlardı. | Open Subtitles | لذلك، وأنهم جميعا لم يدركوا أنهم كانوا يقدمون شهادات كاذبة. |
Bir kartel patronuna baskini haber verirken çekilen görüntüleri var elimizde. | Open Subtitles | لقد سجّلناها على شريط تُحذّر فيه زعيم عصابة. |
Sahnede bana ödülümü verirken... onunla sohbet etmeye başladım. | Open Subtitles | و على المسرح عندما سلمني الجائزة الأولى بدأت الحديث معه و قال |
Sana o sigara tabakasını verirken ne demiştin hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر كلامك عندما أعطيتك أهديتك علية السجائر |
Hayır, anestezi verirken damarını bulamamıştım. | Open Subtitles | لكني لم أصب الوريد عندما اعطيته المخدر |
Babamın, paçavraları verirken bana söylediği son şeylerden biri paçavraların, birçok insanın hayal bile edemeyeceği bir güçlerinin olduğuydu ve bu güce saygı gösterip korumam, suistimal etmememdi. | Open Subtitles | إحدى وصايا أبي الأخيرة التي قالها إليّ حين أعطاني القماش قال إن القماش يكنُف قوّة يتعذّر على أغلب الآدمين تصوُّرها وإن عليّ احترام وحراسة تلك القوّة، لا إساءة استخدامها. |
"Oğul, babaya bir şey verirken ikisi de ağlar." | Open Subtitles | "حين يمنح ابن والده شيئاً، يبكيان كلاهما" |
Yasalar canavarlara eşit haklar verirken kuzenim Joe Bob gibi vatanseverleri, kendi türüne sahip çıktı diye hapse tıkıyor. | Open Subtitles | إن القانون يمنح الوحوش حقوقاً متساوية... ويرسل الوطنيين من أمثال (جو بوب) إبن عمي إلى السجن، لمجرد أنه يحاول الدفاع عن بني سلالته. |
Fakat hastanedeki ilk gün doktorlar bilgi verirken, annenle yan yana durduk. | Open Subtitles | لكن صدقني، ذلك اليوم الأول في المستشفى... وقفت أنا وأمك جنبا إلى جنب بينما هؤلاء الأطباء يقدمون لنا التقارير |
Herhangi bir memurum küçükIere aIkoI verirken yakaIanırsa kendisini hapiste buIur. | Open Subtitles | .... أنه اذا قبض على احد موظفي يقدمون الكحول للقاصرين سـيجدون انفسـهم في السـجن |
Bir kartel patronuna baskını haber verirken çekilen görüntüleri var elimizde. | Open Subtitles | لقد سجّلناها على شريط تُحذّر فيه زعيم عصابة. |
O bebeklik resmini verirken bunu onun gözlerinde gördüm. | Open Subtitles | رأيت ذلك في عينه , عندما سلمني صورة الرضيع |
Sana o yüzüğü verirken söylediklerimde ciddiydim. | Open Subtitles | كنت اعني ما قلته عندما أعطيتك هذا الطوق. |
Bu Orville'in saati verirken bana söylediği cümle. | Open Subtitles | هذا ما قاله (أورفيل) حين أعطاني الساعة. |