Şehirdeki tüm veritabanlarında bu kitap işaretli. | Open Subtitles | هذا الكتاب تم تعليمه في كل قواعد البيانات بالمدينة. |
Parmak izlerini bütün veritabanlarında arattım. Hiçbir şey çıkmadı. | Open Subtitles | وقمت بفحص بصماته في كل قواعد البيانات لم يكن له أي وجود |
Araştırdığım tüm veritabanlarında temiz çıkıyor. | Open Subtitles | لم أجد عنه معلومات في كل قواعد البيانات التي بحثت فيها. |
Fakat şu anda insan ırkının sahip olduğu bilgi birikimi veritabanlarında, bilgisayarlarda öylece duruyor, ve gerçekten şu an paylaşılmıyor. | TED | لكن أكثر أشكال المعرفة الإنسانية في هذه اللحظة موجودة في قواعد بيانات، غالباً في حاسباتهم، وفي الواقع، حالياً ليست منشورة. |
O halde gördüklerini anlayabilen ve bu sayede gerçek zamanlı olarak yüz milyonlarca görüntüyü veritabanlarında arayabilen bilgisayarlar var. | TED | لذلك أصبح لدينا الأن أجهزة كمبيوتر تستطيع بالفعل فهم ما تراه وبالتالي تستطيع البحث في قواعد بيانات لمئات الملايين من الصور في نفس الوقت. |
Tüm finansal bilgileriniz dijital veritabanlarında saklanıyor, ama bankanız yaptığınız online harcamaları paylaşamaz. | TED | كما يتم حفظ كل معلوماتك المالية في قواعد بيانات إلكترونية، لكن شركة بطاقة الإئتمان التي تملكها لا يمكنها نشر قائمة مشترياتك عبر الانترنت. |
Kimliği meçhul adamımızın resmini tüm veritabanlarında arattık. | Open Subtitles | بحثنا بصورة شخصنا المجهول بجميع قواعد البيانات |
veritabanlarında aratıyorlar. | Open Subtitles | هُم يبحثون عنه في قواعد بياناتهم الآن. |
(Kahkahalar) 1995 yılında ilk bakteriyel genom sıralandığından bu yana, binlerce daha tam bakteriyel genom bilgisayar veritabanlarında sıralandı ve saklandı. | TED | (ضحك) منذ الجينوم البكتيري الأول التي تم إعداده سابقاً في عام 1995، تم كتابة تسلسل وتخزين الآف أخرى من الجينومات البكتيرية على قواعد بيانات الحواسيب. |