Ama eğer bunu başka bir veriyle karşılaştırabilirseniz, aslında FBI ajanının rolünü tekrar oynuyor ve herşeyi biraraya topluyor olursunuz. | TED | ولكن إن استطعت ربطها مع البيانات الأخرى، فعندها مبدئياً تعيد لعب دور عميل مكتب التحقيق الفيدرالي. وبوضع كل ذلك معاً. |
Böylece, daha fazla veri topladık ve birkaç ay sonra, beş kat fazla veriyle küçük çıkıntımız pürüzsüz bir çizgiye dönüştü. | TED | ثم جمعنا بيانات أكثر ، وبخمسة أضعاف البيانات التي جمعناها لاحقاً بعد شهور ، عثرتنا الصغيرة تحولت الى خط أملس . |
Bir çok veriyle bize geldi fakat en sonunda olası en insancıl hikayelerden birini açıklamak istedi. | TED | لقد أتت إلينا بكثير من البيانات لكن في نهاية المطاف أرادت أن تسرد أحد أكثر القصص الإنسانية الممكنة. |
Ve bu ikisini birleştirdiğinizde işler eğlenceli hale gelir, çünkü artık sadece topladığınız veriyle çalışıyor olmazsınız. Ayrıca henüz toplanmamış veriyle çalışabilirsiniz. | TED | عندما تدمج الاثنين، تصبح الأمور أكثر مرحًا لأنك لم تعد تعمل مع البيانات فقط التي قد جمعتها بالفعل. |
Gelin büyük veriyi yoğun veriyle entegre edelim. | TED | لندمج البيانات الضخمة مع البيانات الكثيفة. |
Devletlerin vatandaşları hakkında sahip oldukları müthiş miktarda veriyle neler yapabileceklerini düşünün. | TED | تصوروا ماذا تستطيع ولاية أن تفعله بالكم الهائل من البيانات التي تملكها عن مواطنيها. |
şebeke sistemli hesaplamayı yakın zamanda kullanıyor olacağız ki böylece hemen hemen herşeyi, örneğin verilerin ayarlanması ve veriyle giden herşey buradan yapılabilecek. | TED | سنستخدم قريبا الحوسبة الشبكية لعمل كل شيء تقريبا, كتعديل البيانات وكل شيء يأتي مع البيانات |
Bu veriyle alette gereken ayarlamaları yapabiliriz. | Open Subtitles | مع هذه البيانات سنتمكن من معايرة المعدات بدقة |
Senin için harika bir resim olabilir ama benim burada bir ton veriyle uğraşmam gerek. | Open Subtitles | قد يرسم لك هذا صورة شديدة الوضوح لما حدث لكن البيانات عددها كبير ما يصعب فحصها |
Bütün bu veriyle başa çıkabilecek beyinlerin gelişimini tetikledi. | Open Subtitles | و يحفز نمو ألادمغة التي يمكنها التعامل مع كل تلك البيانات. |
Temelde bir veriyle başlıyordum, veri sistemlerine bakıp bunların nasıl oluşturulduğunu çözüyordum. | Open Subtitles | تمحيص البيانات وأنظمة البيانات وطريقة عمل ذلك. كنت أطور ذلك المفهوم في التحليل |
Yeteri kadar zaman ve veriyle orada yüksek ihtimalle olacak şeyi sana söyleyebilirim. | Open Subtitles | أعطني مايكفي من الوقت ومايكفي من البيانات يمكنني أن أخبرك ما المحتمل أن يحدث هناك |
Büyük araştırma projeleri verilerini çevrim içi yayınladığında, sizler gibi sıradan insanlara bu veriyle etkileşime geçmeyi ve onunla ilgili ilginç ya da gerekli tanımlamalar yaparak araştırmaya katkı sağlamayı öğrettiğinde, vatandaş bilimi gerçekleşir. | TED | وعلوم المواطن هي عندما يتم وضع بيانات أبحاث ضخمة على الإنترنت، ويتم تعليم أناس عاديين مثلكم ليتفاعلوا مع هذه البيانات ويشاركوا بالفعل في الأبحاث عن طريق وضع توضيحات مهمة أو ضرورية عن الموضوع. |
Eğer işiniz tescilli veriye bağlıysa, eğer rekabet avantajınız elinizdeki veriyle tanımlanıyorsa, o şirket veya o toplum nasıl olacak da teknolojide saklı olan değere ulaşacak? Ulaşamazlar. | TED | إذا كان عملك قائما على البيانات الشخصية، إذا تم تعريف مصالحك التنافسية من خلال البيانات الخاصة بك، كيف يمكن لتلك الشركة أو المجتمع في الواقع تحقيق القيمة الكامنة في التكنولوجيا؟ إنهم لا يستطيعون. |
Eğer PDF yayımlayan bir devlet kurumuysanız altındaki veriyle birlikte yayınlanmasını gerektiren yasayı geçirtelim, çünkü o veri bir yerlerden geliyor. | TED | وإذا كنت جهة حكومية تنشر بياناتك بصيغه بي دي إف، لنقر تشريع يطلب منك نشرها بالبيانات الدقيقة، وذلك لأن هذه البيانات أتت من مصدر ما. |
Kilit nokta şu: Görsel sistemimiz kenarları ve içeriği algılamada başarılı, ama dünyamızın şimdiki hâlini algılamada başarısız, ekranlar ve tonlarca veriyle dolu dünyamız. | TED | يعتبر نظامنا البصري جيّد في التقاط النقط والحواف، لكنه سيء جدًا مقارنة بما أصبح عليه عالمنا حيث الشاشات المليئة بالكثير من البيانات |
Ancak belki de bu veriyle ilgili bizi en fazla şaşırtan şey, her zaman duygularımızı ifade ediyor oluşumuz, cihazlarımızın başında tek başımıza oturuyor olsak bile ve sadece Facebook'ta kedi videoları izlerken değil. | TED | لكن ما فاجأنا أكثر في هذه البيانات هو أننا دائمي التعبير عن مشاعرنا، حتى عندما نكون جالسين أمام أجهزتنا لوحدنا، وليس فقط عندما نكون بصدد مشاهدة فيديوهات القطط على الفيسبوك. |
Daha çok sistemi kavrayıp onu dijital yaşamlarımızda ürettiğimiz türden yapısal olmayan veri dahil bir sürü veriyle desteklemeniz gibidir. | TED | إنه مثل أن تأخذ النظام وتُلقمه الكثير من البيانات، بما في ذلك البيانات الغير منظمة، مثل النوع الذي أنتجناه في حياتنا الرقمية. |
Araştırmacılarımız bu veriyle, aslında bilgisayar programı olan bakteriyel kod şırınga ederek bu yaratıkların zaman içerisinde yaşamalarına izin vermektedir. | TED | باحثونا يتفاعلون مع هذه البيانات بحقن شفرة بكتيرية، التي هي برمجيات حواسيب، و التي تتيح لهذه المخلوقات بالنمو مع مرور الوقت. |
Bu veriyle ve yeni bilgisayar teknolojisiyle, mühendisler toprağın ne kadar çok sert olduğunun, ayakta durabilmesi için gerekli olan kule eğrisinin ve kazının modelleyebildiler. | TED | بهذه البيانات وبالتقنية الحاسوبية، استطاع المهندسون محاكاة درجة صلابة التربة، ومسار ميْل البرج، والقيمة الدقيقة للتجويف المتطلَّب من أجل بقاء البرج قائمًا. |