"vermenin" - Translation from Turkish to Arabic

    • لإعطاء
        
    • لاتخاذ
        
    • ولا الإهتمام
        
    • للإستراحة
        
    Küçüklere 2. sınıf bakım vermenin cezası ne? Open Subtitles منذ كم من السنوات حصلت لك هذه الحالة ذلك لإعطاء الرعاية من المعدل الثاني للقاصرين؟
    Kan basıncı düşüyor. Trombolitik ilaç vermenin zamanı olabilir. Open Subtitles إن ضغط دمها ينخفض لذا ربما يكون الوقت قد حان لإعطاء حالات الخثرة
    Evet, bu da dünyaya ücretsiz haber vermenin bedeli işte. Open Subtitles هذا السعر الذي تدفعه لإعطاء العالم الأخبار مجاناً
    Dolayısıyla, benim sizin dostunuz mu yoksa düşmanınız mı olduğuma karar vermenin zamanı gelmedi mi? Open Subtitles لذا ، اليس هذا هو الوقت لاتخاذ قرارك اذا كنت عدو او صديق
    Doğru bir yönetim kararı vermenin mutlaka mantıklı bir yolu olmalı. Open Subtitles يجب أن يكون هناك طريقة منطقية لاتخاذ قرار عمل
    Şimdi ara vermenin tam zamanı. Open Subtitles أنا واثق أنه يعرف أي كلام دافئ يقوله لك ربما الآن الوقت المناسب للإستراحة
    Sevdiklerimiz için güvenli bir dünya inşaa etmek zorunda olduğumuz için yapıyoruz ve elbette bir insana mutlu ve sağlıklı bir hayat vermenin mutluluğu için. Open Subtitles نفعلها لأننا مضطرون لبناء عالم آمن لكل من نُحبهم وبسبب السعادة التي سنشعر بها لإعطاء حياة أخرى صحية.
    Ama ben bu bağımsız seslere güç vermenin yollarını düşünmeye çalışıyordum, yapımcılara kuvvet vermenin, filmi değişim için kullanmaya çalışanlara kuvvet vermenin yollarını. TED لكني كنت أفكر حول السبل لإعطاء القوة لهذه الأصوات المستقلة، لإعطاء قوة لصانعي الأفلام، لإعطاء قوة للناس الذي يحاولون إستخدام الفيلم للتغيير.
    Şimdi eğitim vermenin sırası değil. Open Subtitles هذا ليس الوقت المناسب لإعطاء التعليمات.
    Başka birine şans vermenin zamanı geldi. Open Subtitles لقد حان الوقت لإعطاء شخص أخر الفرصة
    Herkese 75 bin dolar vermenin yasal sonuçlarını düşündünüz mü? Open Subtitles لذا هل فكرت بالتبعات القانونية لإعطاء الجميع 75،000 $؟
    Hayal gücü dünyaya anlam vermenin kolay yolu. Open Subtitles الخيال هو وسيلة سهلة لإعطاء معنى للعالم
    - Şayet Amy'e istediğini vermenin bir yolunu bulamazsak. Open Subtitles -يا إلهي! سوف يموت ليس إن اكتشفنا طريقة لإعطاء (إيمي) ما ترغب به
    Polise yanlış ifade vermenin. Open Subtitles لإعطاء الشرطة تصريح كاذب
    (Kahkahalar) Niye bilmiyorum. Ama düşündüm ki, yani, bazen bir buluş için doğru zaman değildir; belki ona bir şans daha vermenin zamanı gelmiştir. TED (ضحك) لا أعلم لماذا. لكني فكرت - كما تعلمون - أحياناً، يكون الوقت - ليس فقط - غيرَ صحيحٍ لإختراعٍ ما؛ لكن ربما يكون الوقت لإعطاء هذا الإبتكار رمية أخرى.
    Bu yüzden diyebilirim ki, karar vermenin en iyi yolu hayat amacınızın peşinden gitmek ve yarattığı stresle başa çıkabileceğinize inanmaktır. TED لذا أود القول بأن أفضل طريقة لاتخاذ القرارات، هي البحث عما يعطي معنا لحياتكم ثم الثقة في قدرتكم على تحمل الضغط الذي يتبعكم.
    Fark etmedikleri şey buna karar vermenin onlara düşmediği. Open Subtitles ما لا يدركونه هو ليس لهم لاتخاذ قرار.
    Bell'in dehası Einstein mı Bohr mu kimin haklı olduğuna karar vermenin bir yolunu buldu. Open Subtitles عبقرية (بيل) كانت بأنه جاء مع وسيلة لاتخاذ قرار مرة واحدة - وبالنسبة لكل من كان على حق (آينشتاين) أَو (بوهر)
    O yüzden ara vermenin tam zamanı bence. Open Subtitles لذا من المفترض أن يكون هذا المكان الجيد للإستراحة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more