TED deki kalplerimize yakın bir yerden, bir fikri paylaşmada Videonun baskıdan daha güçlü olduğunu gösteren bir örnek daha var. | TED | وهذا مثال آخر أقرب لمؤتمر تيد أي عندما يكون الفيديو اقوى بكثير من القصاصات الورقية في نشر الافكار وحث الناس عليها |
Anladım. Yani tek umursadığın aptal Videonun aptalca tıklanması mıydı? | Open Subtitles | فهمت، أكل ما تهتم له هو الشهرة لذلك الفيديو اللعين؟ |
Müşterim kampanyada kullanmak üzere, bu Videonun haklarını almamı istiyor. | Open Subtitles | مُوكلي يريد أن اشتري حقوق هذا الفيديو لنستخدمها في حملته |
Ve müziğin Videonun belirli noktasında düşmesini ve makinenin şarkının bir kısmını canlı olarak istediler. | TED | وأرادو الموسيقى أن تختفي في نقطة معينة من المقطع وتلعب أصوات حية من الآلة أجزاءا من الأغنية |
Videonun başındaki Lego arabası büyüğü, Videonun sonundaki gerçek arabayı referans alıyor. | TED | سيارة الليجو الصغيرة في بداية المقطع في مقابل السيارة الكبيرة الحقيقية قرب نهاية المقطع |
Bu Videonun, oylarının 30 bininin sahte olduğunu kanıtladığını söylerdim. | Open Subtitles | أخبرتك أنّ الفيديو أثبت 30 ألفًا من الأصوات كانت إحتياليّة. |
Öldükten sonra da sandım ki-- Videonun koleksiyonunda olacağını sandım ama değildi. | Open Subtitles | وبعدما مات، ظننت أن ذلك الفيديو سيكون في مجموعته، لكني لم أجده. |
O Videonun bir kopyası vardı bende, soruşturma dosyalarımın içinde, tavan arasında. | Open Subtitles | كان لدي نسخة من ذاك الفيديو في ملفات القضية في تلك الغرفة |
Rebecca MacKinnon: Videonun vermek istediği mesaj bugün bile hâlâ güçlü. | TED | ريبيكا ماك كينون: الرسالة الضمنية لهذا الفيديو تظل قوية جداً حتى يومنا هذا. |
İlk olarak, bu Videonun 30 milyon görüntülenmesi var. | TED | أولا: هذا الفيديو حظى بـ 30 مليون مشاهدة. |
Bu Videonun sesi de ikili kod aracılığıyla, darbe kod kiplenimi adı verilen bir teknik yardımıyla saklanır. | TED | الصوت في هذا الفيديو يتم تخزينه أيضًا بصيغة رمز ثنائي، بمساعدة تقنية تسمى تمثيل الشيفرة النبضية. |
Ve bu, Videonun yapmamıza izin vermediği bir şey, en azından geleneksel olarak böyle. | TED | وهذه أشياء لا يسمح لنا الفيديو القيام بها على الأقل ليس تقليديا |
İlk olarak enerjinin depolayışının düştüğünü ve ayrıca Videonun da durduğunu fark ediyorsunuz. | TED | لذلك اول ما تلحظون هو انخفاض الطاقة المستخلصة ويتوقف بث الفيديو ايضا |
Videonun çözünürlüğü ne kadar iyi olursa olsun, karşındakinin seni iyice anlamak için göz bebeklerini nasıl açtığını göremezsin. | TED | مهما كانت جودة الفيديو عالية، لا يمكنك ملاحظة قزحيتيْ شخص وهما تتوسعان حين يحاول استيعاب ما تقول. |
Ancak takımımız Videonun ne hakkında olduğunu düşünmüyordu. | TED | ولكن لم يكن فريقنا يفكر حقًا حول ماهية الفيديو. |
Yaptığımız Videonun açılış karesi. | TED | هذه اللقطة الإفتتاحية من الفيديو الذي صنعناه |
Bu Videonun internete düşmesinden saatler sonra. | Open Subtitles | وخلال ساعات، كان هذا المقطع على شبكة الأنترنت. |
Çok izlenen Videonun yıldızı. Bakın, bir kızı öpüyor. Biz dışarıdayız. | Open Subtitles | كما تعرفون، نجمة المقطع الشّائع، قانظروا، إنّها تقبل فتاة، حسنٌ؟ |
Bu ödediğin para ve bu da Videonun son kopyası. | Open Subtitles | هذا كلّ المال الذي دفعته حتى الآن، بالإضافة لآخر نسخة موجودة من المقطع. |
Yani koltuğun altında bir dergi yok veya klozetin arkasına bantla yapıştırılmış bir sigara paketi veya Videonun içinde bir porno kaseti? | Open Subtitles | لذا لا يوجد هناك مجلة تحت الأريكة أو سجائر ملصوقة خلف خزان المرحاض أو شريط فيديو قذر في جهاز الفيديو؟ |
Bir Videonun birden çok telif hakkı sahibinin olması olağan bir şey. | TED | ليس من الشائع لفيديو واحد أن يكون له أكثر من صاحب حقوق. |