Ayrıca Waldron'un suçlu olmak gibi küçük bir sorunu var. | Open Subtitles | وإلى ذلك هناك مشكلة صغيرة في ان يكون والدرون مذنبا |
John Waldron'un yakalanması reform hükümetine yapılan saldırıları susturmuştu. | Open Subtitles | لجميع الاغراض والمقاصد القبض على جون والدرون اوقف الهجوم على الحكومة الاصلاحية |
Altıncı, Waldron'un üzerinde bulunan tabanca 32 kalibrelik bir silahtı ve merhumun başında bulunan merminin ateşlendiği silahtı. | Open Subtitles | سادسا، المسدس الذي عثر عليه مع والدرون كان سلاح عيار أ.32 وكان هو المسدس الذي منه اطلقت |
Ya sanık John Waldron'un 29 Eylül gecesi sinemanıza girmediğini kesinlikle belirtebilir misiniz? | Open Subtitles | وتستطيعين دون شك اعلان ان المتهم جون والدرون لم يدخل دار العرض في ليلة 29 سبتمبر؟ |
Şef Robinson, John Waldron'un tüm sorgulaması boyunca vardınız ve sanığın itiraf etmesi için hiçbir zorlama yapılmadığını belirttiniz. | Open Subtitles | سيد روبينسن، كنت حاضرا لكامل التحقيق مع جون والدرون وانت تقرر انه لا شيء تم القيام به لانتزاع اعتراف من المتهم |
Polisin balistik uzmanı kurşunun John Waldron'un üzerinde bulunan silahtan çıktığını zaten belirtmişti. | Open Subtitles | الشرطة صرّح سابقا انها جاءت من المسدس المكتشف مع جون والدرون شخصيا |
Sayın Yargıç, bu, yakalandığı gece John Waldron'un üzerinden alınan silah. | Open Subtitles | فضيلتك، هذا هو المسدس الذي اُخذ من جون والدرون في ليلة اعتقاله |
"B" etiketli bu resim, John Waldron'un silahından çıkan merminin görüntüsü. | Open Subtitles | هذه الصورة "ب" هي لرصاصة اطلقت من مسدس جون والدرون |