"woodall" - Translation from Turkish to Arabic

• ودوول
• وودال
• الدال

Woodall'ın ne için geldiğini sorduğumda neden bana Louis'den bahsetmedin?
لما لم تخبريني عن (لويس) عندما سألتكِ عن سببِ قذارةِ(ودوول)؟

Cahill'in bu soruşturmayı sırf Woodall senden nefret ettiği için yaptığını kanıtlamalıyız.
علينا بأن نثبت بأن (كاهيل)هو الوحيد بهذا التحقيق لأن(ودوول)يكرهك

Yani, onun ofisindeydim ama sonra içeri Eric Woodall girdi, beni koridora çıkardı.
أعنيّ ,لقد ذهبتُ إلى مكتبه، لكنها بعدها أتى (ودوول)وأخذني، إلى الردهة.

Bir sebepten dolayı Woodall, Forstman'ı bu işe dahil etmek istemiyor.
إلا لو كان لسببٍ ما أنّ(ودوول)لايريدُ بأن يدخل (فورستمن)بذلك.

O çocuk Charles Forstman ve Eric Woodall'ı yenip ismini duyurmanı sağladı.
هذا الفتى ساعدك في هزم (تشارليز فورسمان) و (اريك وودال) و وضعك على الخريطة

Woodall'ın geldiğini bizden önce mi gördü?
أرى الدال يأتي قبلنا ؟ ،ولو ربح

Bu, Forstman ve Woodall arasında doğrudan bir bağ kurmuyor.
ذلك لايثبتُ رابطاً مباشراً بين (فورستمن)و(ودوول).

Woodall'a bir çanta dolusu para verirken çekilen görüntüleri mi?
صورةً له يسلّم لـ(ودوول)حقيبةً من المال ؟

Bir çanta dolusu para olmayabilir, çünkü eğer takip edilemez olsaydı Woodall üzerinde bir baskısı olmayabilirdi.
لن تكون حقيبة مال، لأنها لو كان يمكن تعقبها، لن تكون هنالكَ سيطرةٌ على (ودوول).

Bu harika ancak Woodall'ın banka hesabına erişemeyiz.
هذا رائع ,لكن لايمكننا الوصول إلى حسابِ (ودوول)بالمصرف.

Cahill'le Woodall'ı karşı karşıya getirmemizi söylüyorsun.
تريدُ مننا أن نجعل (كاهيل)ينقلب على(ودوول).

Belki Woodall'ın geçebileceği sınırlar vardır, Cahill'in yoktur.
ربما هنالك حدود يود بان يتخطاها (ودوول). و(كاهيل)لن يتخطاها.

Sen de Woodall'a vereceksin ve ne diyecek hep beraber göreceğiz.
وإنكَ ستعطيه (ودوول) وإنكَ سترى ماسيقول.

- Peşimize düşen Woodall değil.
إنه ليس (ودوول)الذي يتقصى أمرنا.

Eric Woodall'da aynı şeyi söylemişti.
هذا ماقالهُ (إيرك ودوول)بالضبط

Evet ama dört hafta sonra aynı senatörler, Eric Woodall'ın New York SPK ofisinin başına geçmesi için görüşme ayarlamışlar.
أجل, لكن بعد أربعةِ أسابيع، هؤلاءِ الأعضاء نفسهم ساعدوا بتعيين (إيرك ودوول) لرئاسةِ مكتبِ لجنةِ الأوراقِ المالية والبورصات بنيويورك.

Peki ya Woodall'a da koklattıysa biraz?
ماذا لو جعل (ودوول)يفعلُ ذلك أيضاً ؟

Beş dakika sonra da Woodall çıkageldi.
بعد خمسةِ دقائق ,يظهرُ (إيرك ودوول).

Sana, Woodall'ın işini kaybettiğini Forstman'ın onu SPK'ya soktuğunu karşılığında da tek yapması gerekenin Forstman'ı korumak olduğunu söylüyoruz.
إننا نخبركَ بأن بعدما فقد (ودوول)وظيفته، لقد أعطاه (فورستمن)منصباً بلجنةِ الأوراقِ المالية والبورصات، وكل ماعليه بمقابلِ ذلك هو حمايةُ (فورستمن).

Woodall, onun küçük balık olduğunu söyledi zaten.
لقد قال(ودوول)مسبقاً بأنها سمكةً صغيرة.

Memur Woodall.
أيها الضابط (وودال)؟