"yönlere" - Translation from Turkish to Arabic

    • إتجاهات
        
    • اتجاهات
        
    • اتجاهين
        
    • الإتجاهات
        
    • إتجاه
        
    • الاتجاهات
        
    • إتجاهين
        
    • الإتّجاهات
        
    - Hiç de değilim. Bence biz farklı yönlere gidiyoruz. Open Subtitles أنا لست كذلك بالحقيقة أعتقد أننا نسير في إتجاهات مختلفة
    Farklı yönlere doğru gideceğiz. Geri dönerse diye baban burada kalacak. Open Subtitles سنذهب في إتجاهات منفصلة آباكِ يظل هنا في حال لو عاد
    Fotonların çoğu sonunda kapağa ulaşıyor ve patlayıp farklı yönlere dağılıyorlar. TED العديد من الفوتونات تصل في نهاية المطاف إلى الغطاء ومن ثم تتبعثر في اتجاهات مختلفة.
    Bu malzemeler yaygın olarak kullanılabilir ve açık kaynaklı olduğu için, çeşitli insanlar onları çok farklı ve öngörülmeyen yönlere çektiler. TED ونظرا لأن هذه المواد متاحة على نطاق واسع ومفتوحة المصدر، عدة أشخاص يأخذونها إلى اتجاهات مختلفة ولا يمكن التنبؤ بها.
    Acquilla Clemons... katille bir başka adamın farklı yönlere doğru kaçtığını gördü. Open Subtitles أكويلا كليمونز رأت القاتل ... ومعه رجل آخر يفران فى اتجاهين مختلفين
    Bazı günler, tava kadar yüzeysel oluyorum, fakat bütün yönlere kilometrelerce uzanabiliyorum. TED في بعض الأيام، أكون أقل عمقا من مقلاة الخبز، ولكني لا أزال أمد النظر لأميال بكل الإتجاهات.
    Çünkü Güneş'in atomlarıyla saniyede milyarlarca kez çarpışıyor ve her çarpışma onları gelişigüzel yönlere fırlatıyordu. Open Subtitles لأنها كانت تصطدم مليارات المرات في كل ثانية بذرات الشمس, وكل إصطدام كان يرسلها في إتجاه عشوائي
    Ortada yanan tek bir mum var. Yansıtıcı gözlükler sayesinde, sonsuzluk tüm yönlere yansır. TED هناك شمعة واحدة، تخفق في المركز. من هذا الترتيب من الزجاج العاكس، وهو يعكس في اللانهاية في كل الاتجاهات.
    İkimiz birden tam tersi yönlere koşabildiğimiz kadar hızlı koşarsak, belki kendimizi bundan kurtarabiliriz. Open Subtitles حسنا لو ركضنا باسرع ما يمكنا في إتجاهين معاكسين ربما امكنا أن نخرج أنفسنا
    Hepimiz arabalarımıza koşabilir ve farklı yönlere dağılabiliriz. Open Subtitles يمكننا جميعاً الخروج إلى سياراتنا ويمكننا الإنتشار في إتجاهات مختلفة
    Birini karşı yönlere iten iki şey. Open Subtitles إنه شيئان مندفعان نحو بعضهما في إتجاهات معاكسة
    Peki ya bu memeler böyle mekanizmanın etkisiyle... farklı yönlere doğru sallanırlarsa. Open Subtitles إنتظروا، دعونا نرى إن كان بإمكاني أن أُحركها في إتجاهات مختلفة، ها هي
    Ayrı yönlere dağılın! Rkudaya'da toplanacağız! Open Subtitles اركضوا في عدة إتجاهات ولنتقابل في ريكوديا
    Bu parçacıklara spinons, orbitons ve holons deniyor elektronun özelliklerini taşıyıp, farklı yönlere doğru hareket edebilirler. Open Subtitles هذه الحسيمات تُدعى سبينون، أوربيتون، وهولون وتحمل خصائص الإلكترون ويمكنها السفر في إتجاهات مختلفة
    Çocuklarımız büyüyor, ama aynı zamanda da başka yönlere doğru gelişiyoruz. TED أطفالنا يصبجون أكبر، ولكن في نفس الوقت نحن نمو في اتجاهات مختلفة.
    Bu olduğunda ise çarpışan iki parçacık rastgele yönlere saçılacaktı. TED وإذا حدث ذلك فان تلك الجزيئات التي شاركت في التصادم سوف ترتد في اتجاهات عشوائية.
    Çünkü, dikkatimiz bir seferde çok farklı yönlere çekiliyor ve aslında dikkati dağıtmadan durabilmek oldukça etkileyici. TED السبب في ذلك أن دماغنا ينجذب ناحية اتجاهات مختلفة في نفس الوقت، وإنه لمن الملفت حقاً أن تظل منتبهاً.
    Bilim tüm yönlere bakmalıdır. Open Subtitles اللا الأعلى والأمام هما اتجاهين العلم يسير في جميع الاتجاهات
    Farklı yönlere doğru gitmek yerine birbirimize doğru gelmeye başladığımız kritik anı hatırlıyor musun? Open Subtitles عندما ندور زاويتاً ونبدأ بالمشي نحو بعضنا البعض، وليس في اتجاهين متعاكسين؟
    Zor olmadı. Aslında tüm yönlere uçabilme kapasitesi var. Open Subtitles لم يكن صعباً كان بإمكانها الطيران في كل الإتجاهات
    Şartlar bazen hayatını, hiç ummadığın yönlere götürüyor. Open Subtitles أتعلمين، أحياناً تحرّك الظروف حياتك في إتجاه لم تعتقد أنّك ستتجه إليه.
    Bu farklı yönlere sıkışmış bir milyar insan var. TED ولديك مليار شخص آخر منجذبون نحو كل هذه الاتجاهات الأخرى
    İki insan farklı yönlere doğru aynı anda yürürlerken aynı anda aynı şeyi yapmaya karar veriyorlar. Open Subtitles يسير شخصين في إتجاهين معاكسين في نفس الوقت... وبعد ذلك يتخذون نفس القرار..
    Burada korkuyla oturmuş, güneylilerin gelip bizi atlara bağlamasını ve atları farklı yönlere sürerek bizi parçalamalarını bekliyoruz. Open Subtitles الجنوبيون سَيَرْبطونَنا إلى خيول وبعد ذلك أدارتْهم في الإتّجاهات المعاكسة، يُمزّقُنا إرباً إرباً. نعم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more