İngilizler, Akdeniz'deki tüm ağır yükümlülüklerini artık karşılayamıyordu. | Open Subtitles | لم يعد بإمكان بريطانيا الوفاء بجميع التزاماتها الثقيلة في منطقة البحر الأبيض المتوسط |
Zaten yükümlülüklerini zar zar yerine getiriyorken bir de sen baskı... | Open Subtitles | إنّها بالكاد تؤدي التزاماتها العديدة دون أنْ تضيفي لها مزيداً من الضغوط... |
Bir anne olarak bu üreme sezonundaki yükümlülüklerini yerine getirdi. | Open Subtitles | بالنسبة لموسم التناسل هذا انتهت واجباتها كوالدة |
Eğer Latin Star Driling sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmiş olsaydı 86 milyon. | Open Subtitles | إذا حققت شركة لاتين ستار للحفر والتنقيب واجباتها التعاقدية ... |