Dünyanın büyük bölgelerinde, ortalama vatandaş için yüksek eğitim ulaşılamaz halde. | TED | في أماكن شاسعة من العالم يتعذر التعليم العالي على المواطن العادي. |
yüksek eğitim herkes için bir hak olmaktan çıkıp azınlık için bir ayrıcalık oldu. | TED | لم يعد التعليم العالي حقاً للجميع و أضحى امتيازاً للقلة. |
yüksek eğitim masraflarını neredeyse tamamen kesecek bir model kurmak için yola çıktık | TED | انطلقنا لبناء نموذج سيقطع بشكل شبه تام غلاء أسعار التعليم العالي |
Benim amacım... 10 yıllı k yüksek eğitim ve o hala yaban arıları topluyor. | Open Subtitles | عشر سنوات من التعليم العالي وهو يجمع الحشرات |
yüksek eğitim için nitelikli öğrenciler, parası yetenler, okumak isteyenler, gidemiyor çünkü edepli değil, bir kadın için uygun yer değil. | TED | الطلاب المؤهلين للتعليم العالي بمقدورهم الدفع و يريدون التعلم و لا يستطيعون ذلك لأنه ليس لائقاً ليس مكاناً للمرأة. |
yüksek eğitim seviyesi belli tipte insanların ilgisini çeker şişme bebeklerin, züppelerin ve çok bilmişlerin. | Open Subtitles | التعليم العالي يجذب نوعية معينة من الاشخاص الاشقياء المدللون ، الشيوعيون الاذكياء |
Özellikle de yüksek eğitim imkânı. | Open Subtitles | و تسهيل إمكانية الحصول على التعليم العالي خصوصاً |
Kadınların yüksek eğitim almasına bakışımı değiştirdi. | Open Subtitles | لقد غيرت رأيي بشأن التعليم العالي للنساء |
Ailem beş yıllık daha yüksek eğitim almam için çok fedakarlıkta bulundu. | TED | انهم ضحو بالكثير لاعطائي خمس سنوات من التعليم العالي . |
yüksek eğitim peşinde koşan insanlar bulacaksınız. | TED | ستجد البشر يسعون خلف التعليم العالي. |
Debbie hayatı boyunca çalışmış, vergi ödüyor, aydan aya kendini geçindiriyor, Amerikan hayalinden gurur duyuyor, yüksek eğitim olmadan tamamlanamayan bir hayal. | TED | ديبي قد عملت طوال حياتها تدفع الضرائب و تدعم نفسها من شهر إلى شهر، فخورة بالحلم الأمريكي، حلم لم يكد يكتمل من دون التعليم العالي. |
Babamın yüksek eğitim fikri, Cordon Blue'da bir yaz geçirmemdi. | Open Subtitles | الدي وأبوس]؛ ق كانت فكرة التعليم العالي الصيف في كوردون بلو. |
Eyalet üniversiteyi yüksek eğitim ortak amacıyla toplanmış insanlar olarak belirlemiş. | Open Subtitles | الرجال، الحالة تُعرّفُ a كليَّة كa جسم الناسِ مَع a إشتركَ في الغرض المشتركِ a التعليم العالي. |
Açılış ve mezuniyet törenlerindeki lirik iddiaları bilirsiniz, eğitim, eğitim süreci, özellikle yüksek eğitim bizi daha saygın ve daha iyi insanlar haline getirir. | TED | تعرفون تلك العناوين في التخرج , وحفلات التخرج تلك الادعاءت الشعرية ان التعليم , عملية التعليم -- وبالتحديد التعليم العالي -- سوف يجعلنا نبلاء واناس افضل. |
yüksek eğitim sistemi Patrick, Debbie ve Wael'i yüz üstü bıraktı. Aynı şekilde milyonlarca olası öğrenciyi, milyonlarca lise mezununu, milyonlarca yüksek eğitim için nitelikliyi, milyonlarca ders çalışmak isteyeni ama değişik nedenlerle erişemeyenleri bıraktığı gibi. | TED | نظام التعليم العالي خذل باتريك و ديبي و وائل، كما يخذل الملايين من الطلاب المحتملين و الملايين من خريجي الثانوية والملايين من المؤهلين للتعليم العالي و الملايين الذين يودون التعلم و لكن لا تسمح لهم الظروف والأسباب المتعددة. |
Gelecek için ümit vadeden ama yüksek eğitim için yeterli parası, yeterli imkânı olmayan çocuklar. | Open Subtitles | أولاد واعدون من داخل المدينة ولكن بدون الوسائل الأساسيّة للـ.. الوسائل الأساسيّة للتعليم العالي |