Buz kütlelerine geldiğimizde ise bunların yüksekliği deniz seviyesinden 240 feet yüksekliğe ulaşabilir. | TED | إذن هذه سطوح مغلفة بالجليد، وهذه 73 مترا من ارتفاع مستوى سطح البحر. |
Roket yaklaşık 14 saniye havada kaldı, bu da 3000 fit yüksekliğe ulaştığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | انظر لقد سقط بعد 14 ثانية وهذا معناه أنه طار على ارتفاع ثلاثة أميال |
Evet ama havanın azlığından dolayı o yüksekliğe helikopter çıkaramazlar. | Open Subtitles | نعم ، لكن لا يمكن للمروحية الارتفاع بسبب شدة الهواء |
Sadece siz dağcılar gibi yüksekliğe alışkın değilim. | Open Subtitles | أنا فقط لست معتاداً على الإرتفاع مثلكم يا رجال الجبل |
Bu türün, 116 metre yüksekliğe ulaşan bireyleri vardır. | TED | ويصل إرتفاع هذه الأنواع من الأشجار إلى 115 مترا. |
Bayanlar ve baylar, 3000 metre yüksekliğe çıkmış bulunuyoruz. | Open Subtitles | حضرات السيّدات والسادة، لقد وصلنا لارتفاع 10.000 قدم. |
Tek aşamalı E9-4 motoru var 280 metre yüksekliğe çıkabiliyor. | Open Subtitles | بالمرحلة الواحدة " E9-4 " أنه يعمل على محرك الـ و يبلغ إرتفاعه 895 قدم |
Roketin havada kalış süresinden ne kadar yüksekliğe kadar çıktığını hesaplayabiliyoruz. | Open Subtitles | بمجرد سقوط الصاروخ سنعرف إلى أى ارتفاع قد وصل |
Büyük şirketin bir elemanı 10 km yüksekliğe dayanamıyor ha? | Open Subtitles | عميلة قوية من الشركة لا يمكنها تحمل الطيران على ارتفاع 30 ألف قدم؟ |
Topun sektiği yer ve raketin topla buluştuğu yüksekliğe göre koşmam gereken yeri hesaplamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أحسب أين يجب أن أركض معتمداً على المكان الذي ترتد منه الكرة و على أي ارتفاع |
Bak, topun sektiği yer ve raketin topla buluştuğu yüksekliğe göre nereye koşmam gerektiğini hesaplamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أحسب أين يجب أن أركض معتمداً على المكان الذي ترتد منه الكرة و على أي ارتفاع |
Glist 1.55 cm yüksekliğe asılmış ve tamamen benim boyumun üstünde. | Open Subtitles | علقت القائمة على ارتفاع خمسة أقدام ونصف و تلك فوق استطاعتي مما يعني أنه ليس أنا من فعلها |
Grafikte görebildiğiniz gibi, bu tür bir deliğin oluşma sıklığı, yüksekliğe bağlı olarak, önemli ölçüde artıyor. | TED | كما ترون في الرسم البياني، فإن تواتر هذا النوع من الثقوب يزيد بشكل كبير مع الارتفاع. |
Aynı anda baterileri yüklüyoruz, motorları çalıştırıyoruz ve maksimum yüksekliğe çıktığımızda gecenin başlangıcına varıyoruz. | TED | وأثناء ذلك ستُشحن البطاريات وستدور المحركات حتى الوصول الى الارتفاع الاقصى حتى إقتراب الليل |
Tabureyi doğru yüksekliğe ayarlıyorsun ve flaş patlayınca bitiyor. | Open Subtitles | تدير الكرسي الى الارتفاع الصحيح يبدأ الوميض وتموت |
1,5 km yükseklikte yuva yapar, ve bu dağda bu yüksekliğe sahip sadece 400 m²'lik bir alan var. | Open Subtitles | أعشاشه على بعد خمسة آلاف قدم، هناك قطاع من الجبل قدره ربع ميل، به هذا الإرتفاع |
Katlanmış uçağı balona koyuyoruz. İstediğimiz yüksekliğe çıkması yaklaşık 3 saat alıyor. Verilen emirle 31.4 km'den bırakıyoruz. Uçağı açıyoruz ve her şey mükemmel bir şekilde çalışıyor. | TED | وقد وضعنا فيه الطائرة " المطوية " وقد حلق لمدة 3 ساعات لكي يصل إلى الإرتفاع المطلوب ومن ثم تم إطلاق الطائرة على إرتفاع 103000 قدم وقد حلقت الطائرة وتم كُل شيء على ما يرام |
Helikopter 6400m. yüksekliğe çıktı ve bu helikopter kurtarma tarihindeki en yüksek noktadır. | TED | فقد صعدت الهيليكوبتر إلى إرتفاع 210000 قدم وحملتهم في أعلى عملية إنقاذ في التاريخ بواسطة الهيليكوبتر |
Ama düşman ayağını çektiğinde, yukarıya doğru fırlar ve bir metre yüksekliğe ulaştıktan sonra iki bine yakın şarapnel saçarak patlar. | Open Subtitles | لكن عندما يرفع قدمه عنها، تقفز و تنفجر على إرتفاع 3 أقدام |
Alevlerin yüksekliği, havada savrulan enkaz bulutunu aydınlatarak 60 metreyi aşan bir yüksekliğe ulaşıyordu. | Open Subtitles | -وصل لهيب النيران لارتفاع يفوق الـ200 قدم -مضيئاً سحب الحطام التي تصاعدت للأعلى نحو السماء. |
Potomac'te o yüksekliğe uyan ve cesedin çıktığı yerden yukarıda olan tek bir köprü var. | Open Subtitles | الآن، هناك جسر واحد على (بوتوماك) إرتفاعه مناسب وهو عكس التيار أين جُرفت الجثة. |