"yükselmeye" - Translation from Turkish to Arabic

    • الارتفاع
        
    • الصعود
        
    • يرتفع
        
    • بالارتفاع
        
    • الارتقاء
        
    • الإرتفاع
        
    • التصاعد
        
    • ترتفع في
        
    Bir uçak, siz bu yönde ilerliyorken yükselmeye başlar, böylece havalanır. TED حين تتحرك في هذا الاتجاه فإن الطائرة تبدأ في الارتفاع وبذلك تقلع.
    Çocukların öğrenme seviyeleri azalmayı durdurmuş ve yükselmeye başlamış. TED مستويات تعليم الأطفال توقفت عن الانخفاض، و بدأت في الارتفاع.
    Çoğalıcılar'ın içindeki bir grup tarafından yaratıldım, yükselmeye erişmek amacıyla. Open Subtitles لقد خُلقت من قبل فصيل من المضاعفين كوسيلة لتحقيق الصعود.
    Şimdi yükselmeye başlarsanız, yüzeye varmak için yeterince gücünüz olur. Open Subtitles إذا تبدأ الصعود الآن، لربّما يكون لديك القوة الكافية لوصول السطح.
    Günün ilk ışıkları ile ısınan hava hızla yükselmeye başlıyor. Open Subtitles الصباح الباكر و الهواء الدافئ يرتفع بسرعة
    Yarbay'ın gemisindeki radyasyon seviyeleri yükselmeye başladı. Open Subtitles مستويات الإشعاع في مركبة المقّدم بدأت بالارتفاع
    Connor yükselmeye devam ediyor o gittiğinde, onun pozisyonunu alacağına dair garanti veririm. Open Subtitles في كونور الارتقاء في السلم، وعندما يذهب، وسأقدم من أن تحصل على موقفه.
    Eğer ki deniz seviyesi hızla yükselmeye devam ederse, Open Subtitles فإذا استمرت مياه البحار في الإرتفاع أسرع فأسرع
    Ölü sayısı yükselmeye başlıyor ve herkes aynı soruyu soruyor: Pandemi ne zaman bitecek? TED بدأت أعداد الوفيات في الارتفاع والجميع يسأل السؤال ذاته: متى ستنتهي الجائحة؟
    Baraj kapaklarını kapatır kapatmaz sular yükselmeye başlayacak... Open Subtitles وبمجرد إغلاق تلك الصمامات ستبدأ المياه في الارتفاع
    Nihayet, uçak havalandı ve yükselmeye başladı Open Subtitles ولكن الطائرة أقلعت أخيراً، وبدأت في الارتفاع
    Kısa süren görüşmelerden sonra, Brad'in hisse senetleri yükselmeye başladı. Open Subtitles فقط مع القليل من المفاوضات، براد، بدأ فجأة الصورة الأسهم في الارتفاع.
    Sanırım yükselmeye başlamaktan başka şansımız yok. Open Subtitles أعتقد بأنّنا ليس لدينا إختيار سوى بدء الصعود.
    Suzuran'da üstümüzden yükselmeye cüret eden herkes parçalanacaktır. Open Subtitles أي احد يتجرأ عل الصعود فوقنا في سوزوران سوف يُسحق
    Çerçöpü seven ve yerden göğe yükselmeye çalışan insanlar. Open Subtitles أشخاص كالقمامة يحاولون الصعود زحفاً إلى القمة من القاع
    Bilyeler sıkışmış. Su yükselmeye devam ediyor! Open Subtitles تم أحتواء الإنجراف انه يرتفع فقط
    Şimdi yeniden direğe geldi. yükselmeye başlıyor. Open Subtitles الأن عاد إلى وقفة العصا وها هو يرتفع
    Ancak kütleçekimi onları parçalayıp sıkıştırdıkça sıcaklık yükselmeye başlar. Open Subtitles ولكن مع ضغط الجاذبية لها درجة الحرارة تبدأ بالارتفاع
    Bu şekilde yükselmeye devam ederlerse onlara ulaşamayacağız! Open Subtitles إذا استمرت بالارتفاع , فسوف تصل إلى مرحلة لن نستطيع لمسها فيها
    Bu arada da yükselmeye daha çok yaklaşıyor. Open Subtitles في هذه الأثناء يقترب من الارتقاء شيئاً فشيئاً
    94 milyon yıl önce, iklim değişti. Dünya çapında deniz seviyesi yükselmeye başladı. Open Subtitles .منذ 94 مليون عام مضى، تغيـَّر المناخ و مستويات المياه العالمية بدأت في الإرتفاع
    Şimdi ise, genç bir eş ve New York'ta... bir tıp öğrencisi olan kadının başına 20 yıl önce... neler geldiği hakkında endişe verici sorular yükselmeye başladı. Open Subtitles والآن العديد من الأسئلة اخذت في التصاعد ، عن ماذا حدث للزوجة الشابة و طالبة الطب هنا في نيورك منذ ٢٠ سنة
    Sabah erken saatlerdeki yarım metrelik dalgalardan sonra dalgalar nihayet iki metreye kadar yükselmeye başladı. Open Subtitles ركوب الامواج ترتفع في الاوانة الاخيرة ثلاثة الى اربعة اقدام بعد لاشيء ولكن واحد الى ثلاثة في ساعات الصباح الباكر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more