Peki, Carl Hickey, nasıl bizim hayat standartlarımızı yükseltecek daha oğlunun standardını bile ayarlayamazken? | Open Subtitles | كيف يمكن لكارل هيكي أن يرفع من مستوى معيشتنا عندما هو لا يستطيع أن يرفع من مستوى معيشة إبنه |
Bu izlenme oranını iyice yükseltecek! | Open Subtitles | وذلك سوف يرفع المعدلات اعلى ارتفاع |
Ama buradayken eğlenceli bir şeyler yapmak istersen eğlenceden kastım, moralini yükseltecek türden arkadaşlar. | Open Subtitles | ولكن إذا كنت تبحث عن بعض المرح بينما أنت في المدينة، وما أعنيه بالمرح هو بعض الرفقة لرفع معنوياتك. |
Gece vardiyasının bittiğini biliyorum ve yoğun bir gece geçirdiniz morallerinizi yükseltecek bir şey buldum. | Open Subtitles | إلى اللقاء. أعرف أن نوبتكم انتهت، وأنكم قضيتم ليلة عصيبة لكن أظنني وجدت طريقة جديدة لرفع الروح المعنوية. |
Yeni ittifak evliliği onun uluslararası itibarını yükseltecek. | Open Subtitles | عن زواج تحالف وحلف جديد سيزيد من مكانتها الدولية. |
Morse teklifini yükseltecek. | Open Subtitles | الامور معقدة موريس سيزيد المبلغ الطلوب |
Ama çok üzgün olduğum zamanlar modumu yükseltecek bir sırrım var. | Open Subtitles | لكنني أملك خدعة، عندما أكون حزينة جدا أستعملها لترفع من معنوياتي. |
Şimdi arama, senin telaşlanacağını biliyor... - ...ve fiyatı yükseltecek. | Open Subtitles | -لا تتصلي به الآن،هو فقط سيعلم بأنكِ تتهربين وسوف يرفع السعر |
Rakip dediğin oyun kalitesini yükseltecek cinsten olmalı, düşürecek değil. | Open Subtitles | -يفترض أن يرفع منافسك مستواك في اللعبة |
Allison'dan fazla nabzını yükseltecek birşey göremiyorum. | Open Subtitles | لم أر أي أحد يرفع "مثلما تفعل "أليسون |
Bir filmde yüreğinin bam teline basacak veya adrenalini yükseltecek bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء يضعونه في فيلم لتحفيز القلوب أو لرفع معدل الأدرينالين، |
Şehrinizin müziğine sadece sözde bağlılık gösteren değil, onun gücünü fark eden ve onu yükseltecek, büyütecek ve işbirliği yaratacak stratejiler ortaya koyacak liderler bulun. | TED | ابحثوا عن القيادة التي لا تتظاهر فقط بالاهتمام بالموسيقى، ولكنها تعترف بقوتها وعلى استعداد لوضع استراتيجية ما لرفع مستواها وتنميتها وبناء التعاون بشأنها. |
Ve bu çetin sınav esnası sizin moralinizi yükseltecek hiçbir şey yapmıyorlar. | Open Subtitles | وهم لا يفعلون أي شيء لرفع معنوياتك... أثناء المحنة... |
Konumu yükseltecek bir isim yok. | Open Subtitles | لا إسم لرفع حالتهِ. |
Rossmore kolesterole karşı HDL seviyesini yükseltecek ilaç geliştirdi. | Open Subtitles | لقد طوّر (روسمور) أدوية ستاتين جديدة لرفع البروتين الشحمي المُرتفع الكثافة ومُقاوم الكوليسترول. |
Morse teklifini yükseltecek. - Karşı atağa mı geçiyor? | Open Subtitles | الامور معقدة موريس سيزيد المبلغ الطلوب |
Tabii petrol şirketleri çatışma ortamını kullanarak petrol fiyatlarını yükseltecek. | Open Subtitles | بالطبع, فشركات النفط إعتادت على أن تناوش لترفع من أسعار النفط المحلية |