Bir taksi bulmak için S.Angelo'dan Piazza'ya kadar yürüdüğüm yolu Tanrı bilir. | Open Subtitles | كان عليّ أن أسير إلى ميدان فينيسيا قبل أن أحصل على تاكسي |
İçinde yürüdüğüm dünya mantıksız ve saçma. | Open Subtitles | العالم الذي أسير خلاله غير منطقي ومناف للعقل |
Var oluşumun temel nedeni beni terk etti, bugünkü olaylardan sonra üzerinde yürüdüğüm çürük zemin de yok olmak üzere. | Open Subtitles | و بعد أحداث اليوم ، بقايا الأرض المتوعكة التى أسير عليها ، على وشكّ الأنهيار. |
İçeri yürüdüğüm esnada görevli bayan bazı kişilerle sözleşme yapıyordu ve bazı insanlar arkamdan geliyordu. | TED | عندما مشيت الى الداخل، السيدة كانت قد انهت توا عقد مع بعض الاشخاص، بعض الاشخاص الآخرين كانوا يدخلون خلفي. |
Bu kadar çok yürüdüğüm için şişmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها تورمت بسبب . أنني مشيت طوال هذا الطريق |
İlk plajda yürüdüğüm zamanı hatırlıyorum da, kaslı bir apaçi olduğum için insanlar bana bakıyorlardı. | Open Subtitles | أذكر أول مرة مشيت إلى الشاطئ الناس كانوا ينظرون إلى كأني الطفل المعضل الضخم |
Bakın, yürüdüğüm andan itibaren tenis oynuyorum. 6 yaşımdayken liselileri yeniyordum. | Open Subtitles | كنت ألعب التنس قبل أن أسير حتى عندما كنت في السادسة، قمت بهزيمة من هم في الثانوية |
Buraya ziyarete geldiğimde, üzerinde yürüdüğüm toprakta gömülüydüler. | Open Subtitles | همّ في التراب الذي أسير عليه عندما ازور هذا المكان |
O halıdan yürüdüğüm dakikadan itibaren bunun bir hata olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | عرفت أنه خطأ في اللحظة التي مشيت في الممر. |
yürüdüğüm dakika tepetaklak giderler. | Open Subtitles | لقد مشيت اسفل الانابيب الدقيقة. |
Evet, çok koştuğum ve yürüdüğüm için öyle. | Open Subtitles | أجل، ركضت و مشيت |