"yürürken" - Translation from Turkish to Arabic

    • المشي
        
    • يمشي
        
    • أمشي
        
    • أسير
        
    • تسير
        
    • يسير
        
    • نمشي
        
    • امشي
        
    • تمشين
        
    • السير
        
    • نسير
        
    • يمشون
        
    • مشيت
        
    • تسيرين
        
    • سرت
        
    Aynı kıyafetle sokakta yürürken dünyanın benden beklentisi ve bana yapılan muamele şu bez parçasının şekline bağlı. TED أستطيع المشي في الشوارع بنفس الملابس وماذا يتوقع مني الناس وكيف يعاملونني إعتمادا على ترتيب وشاحي وهو قطعة قماش.
    Salyangoz yürürken arkasında tatak gibi bir şey bırakır yahu. Open Subtitles الحلزون يترك أثرا من الحثالة وراءه في الحديقة وهو يمشي
    Dışarı çıktım, ve gerçekten mucizevi birşey oldu bana ...bu hava filtrelerini almak için kuzeye yürürken, ...sokaklar tamamen insanlarla hareketliydi. TED ومشيت، وحدث لي هذا الشئ المعجزة بينما كنت أمشي شمالاً لشراء فلتر الهواء، وهو أن الشوارع كانت مفعمة بالحياة مع الناس.
    Aslında daha fazla almak için markete doğru yürürken yürüyüşün zihnimi açtığını keşfettim. Open Subtitles في الحقيقة, أنا أسير للبقالة لأحضر المزيد عندما أكتشفت أن السير يصفي الذهن
    Caddede yürürken halı bıçağı taşıyan üç herife rastladığınızı hayal edin. Open Subtitles تخيل أنّكَ تسير بالشارع، و تجد ثلاثة أشخاص يحاولون سرقة سيّارة.
    Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. Open Subtitles كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها
    Çünkü ben ikimizi 80 yaşında el ele sahilde yürürken hayal ediyorum. Open Subtitles لأنّني لطالما تخيّلتُكِ وإيّاي في سنّ الثمانين نمشي على الشاطئ يداً بيد
    İkinci grup önce oturdu ve ikinci testi koşu bandında yürürken yaptılar. TED جلس الفريق الثاني في الأول ثم أجرى الاختبار الثاني مشيًا على جهاز المشي.
    Onlar yürürken, farklı bir bakış açısı hakkında beyin fırtınası yapmayı isteyerek düşünüyorlar. TED إنهم يفكرون عن قصد حول منظور جديد خلال المشي.
    Bu köyden bir kadın gece, babasını ormanda yürürken görmüş. Open Subtitles امرأة من هذه القرية رأت ابوها يمشي في الغابة بالليل
    # Babanız pazar sabahı koridorda boydan boya yürürken # Open Subtitles ♪ عندما يمشي في أسفل القاعة في صباح الأحد ♪
    Ya ben yolda yürürken gelip beni kapsa, havaya uçursa? Open Subtitles ماذا لو كنت أمشي وأتى هذا الشيء ورفعني إلى السماء؟
    tıpkı küçüklüğümdeki gibi hayal kurmaya başaldım ve kendimi zarif bir şekilde yürürken, seyahatim boyunca başkalarına yardım ederken ve tekrar snowboard yaparken hayal ettim. TED كما كنت أحلم في الماضي وتخيلت نفسي أمشي بفخر أُساعد الآخرين خلال رحلتي وأتزلج من جديد.
    Zaten günde 12 saat yürürken neden egzersiz yapayım ki? Open Subtitles لماذا عليّ أمارس التمارين بينما أنا أسير 12 سّاعة باليوم؟
    yürürken, bir adımım yarım santim kısa düşse, bir şeyin değiştiğini anlarım. TED عندما أسير, كل خطوة, إذا فوتُ منها ثُمن البوصة, سأعرف أن شيئاً ما تغير.
    Dostum daha önce sana yürürken bir penguene benzediğini söyleyen olmuş muydu? Open Subtitles يا رفيقي، هل سبق وأن أخبرك أحد عندما تسير كأنك تشبه البطريق؟
    Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. Open Subtitles كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها
    Ve sonra bir gece eve yürürken beni öptü, yanağımdan sadece. Open Subtitles وبعدها في أحد الليالي كنا نمشي للمنزل وقبّلني.. فقط في خدي
    Fakat bir keresinde Oakland, Broadway'de yürürken, bir köşeye geldim. TED ولكن مرة واحدة عندما كنت في أوكلاند امشي على طول برودواي، و جئت إلى زاوية.
    Yani eskiden olduğun o kişiyi. Okulun koridorlarında yürürken hala utanıp sıkılıyor musun? Open Subtitles أقصد ، عندما تمشين بتلك الساحة ، أمازلت تشعرين بالخجل من نفسك ؟
    Genelde yan yana yürürken iki kat çıkıp kaportanla göz göze geliyorum da. Open Subtitles لأنه عادة نسير جنبًا إلى جنب، وصعدت درجين حتى الآن وأنا احدق بمؤخرتك
    Bu hayvanların hepsinin, her zaman iki ayak üzerinde yürüdükleri tek bir koşul var: Suyun içinde yürürken. TED هناك حالة وحيدة فيها عادة جميعهم يمشون على اثنتين و ذلك عندما يعبرون الماء
    Bu benim için yeteri kadar hızlı değildi, bu yüzden dönüş sinyalimi verdim ve onun etrafından yürüdüm ve yürürken, dönüp ne yaptığına baktım ve şöyle yapıyordu. TED حسنا, هذا لم يكن بالسرعة الكافية بالنسبة لي, فقمت باشارة الانعطاف, و مشيت حوله, و بينما أنا أمشي, نظرت لارى ماذا يفعل و قد كا يفعل الاني.
    Birinin seni yürürken izlemesini görmek için sab-- Open Subtitles لا أستطيع أن أنتظر حتى أرى وجه شخص معين عندما تسيرين
    yürürken ben de öyle sandım. Ama fren izi olsaydı, hafif başlayıp, koyulaşırdı. Open Subtitles هذا ما فكرت فيه عندما سرت لأول مرة ولكن إن كانت آثار كسر يجب أن تبدأ فاتحة ثم تغمق تدريجيا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more