Aynı kıyafetle sokakta yürürken dünyanın benden beklentisi ve bana yapılan muamele şu bez parçasının şekline bağlı. | TED | أستطيع المشي في الشوارع بنفس الملابس وماذا يتوقع مني الناس وكيف يعاملونني إعتمادا على ترتيب وشاحي وهو قطعة قماش. |
Salyangoz yürürken arkasında tatak gibi bir şey bırakır yahu. | Open Subtitles | الحلزون يترك أثرا من الحثالة وراءه في الحديقة وهو يمشي |
Dışarı çıktım, ve gerçekten mucizevi birşey oldu bana ...bu hava filtrelerini almak için kuzeye yürürken, ...sokaklar tamamen insanlarla hareketliydi. | TED | ومشيت، وحدث لي هذا الشئ المعجزة بينما كنت أمشي شمالاً لشراء فلتر الهواء، وهو أن الشوارع كانت مفعمة بالحياة مع الناس. |
Aslında daha fazla almak için markete doğru yürürken yürüyüşün zihnimi açtığını keşfettim. | Open Subtitles | في الحقيقة, أنا أسير للبقالة لأحضر المزيد عندما أكتشفت أن السير يصفي الذهن |
Caddede yürürken halı bıçağı taşıyan üç herife rastladığınızı hayal edin. | Open Subtitles | تخيل أنّكَ تسير بالشارع، و تجد ثلاثة أشخاص يحاولون سرقة سيّارة. |
Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. | Open Subtitles | كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها |
Çünkü ben ikimizi 80 yaşında el ele sahilde yürürken hayal ediyorum. | Open Subtitles | لأنّني لطالما تخيّلتُكِ وإيّاي في سنّ الثمانين نمشي على الشاطئ يداً بيد |
İkinci grup önce oturdu ve ikinci testi koşu bandında yürürken yaptılar. | TED | جلس الفريق الثاني في الأول ثم أجرى الاختبار الثاني مشيًا على جهاز المشي. |
Onlar yürürken, farklı bir bakış açısı hakkında beyin fırtınası yapmayı isteyerek düşünüyorlar. | TED | إنهم يفكرون عن قصد حول منظور جديد خلال المشي. |
Bu köyden bir kadın gece, babasını ormanda yürürken görmüş. | Open Subtitles | امرأة من هذه القرية رأت ابوها يمشي في الغابة بالليل |
# Babanız pazar sabahı koridorda boydan boya yürürken # | Open Subtitles | ♪ عندما يمشي في أسفل القاعة في صباح الأحد ♪ |
Ya ben yolda yürürken gelip beni kapsa, havaya uçursa? | Open Subtitles | ماذا لو كنت أمشي وأتى هذا الشيء ورفعني إلى السماء؟ |
tıpkı küçüklüğümdeki gibi hayal kurmaya başaldım ve kendimi zarif bir şekilde yürürken, seyahatim boyunca başkalarına yardım ederken ve tekrar snowboard yaparken hayal ettim. | TED | كما كنت أحلم في الماضي وتخيلت نفسي أمشي بفخر أُساعد الآخرين خلال رحلتي وأتزلج من جديد. |
Zaten günde 12 saat yürürken neden egzersiz yapayım ki? | Open Subtitles | لماذا عليّ أمارس التمارين بينما أنا أسير 12 سّاعة باليوم؟ |
yürürken, bir adımım yarım santim kısa düşse, bir şeyin değiştiğini anlarım. | TED | عندما أسير, كل خطوة, إذا فوتُ منها ثُمن البوصة, سأعرف أن شيئاً ما تغير. |
Dostum daha önce sana yürürken bir penguene benzediğini söyleyen olmuş muydu? | Open Subtitles | يا رفيقي، هل سبق وأن أخبرك أحد عندما تسير كأنك تشبه البطريق؟ |
Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. | Open Subtitles | كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها |
Ve sonra bir gece eve yürürken beni öptü, yanağımdan sadece. | Open Subtitles | وبعدها في أحد الليالي كنا نمشي للمنزل وقبّلني.. فقط في خدي |
Fakat bir keresinde Oakland, Broadway'de yürürken, bir köşeye geldim. | TED | ولكن مرة واحدة عندما كنت في أوكلاند امشي على طول برودواي، و جئت إلى زاوية. |
Yani eskiden olduğun o kişiyi. Okulun koridorlarında yürürken hala utanıp sıkılıyor musun? | Open Subtitles | أقصد ، عندما تمشين بتلك الساحة ، أمازلت تشعرين بالخجل من نفسك ؟ |
Genelde yan yana yürürken iki kat çıkıp kaportanla göz göze geliyorum da. | Open Subtitles | لأنه عادة نسير جنبًا إلى جنب، وصعدت درجين حتى الآن وأنا احدق بمؤخرتك |
Bu hayvanların hepsinin, her zaman iki ayak üzerinde yürüdükleri tek bir koşul var: Suyun içinde yürürken. | TED | هناك حالة وحيدة فيها عادة جميعهم يمشون على اثنتين و ذلك عندما يعبرون الماء |
Bu benim için yeteri kadar hızlı değildi, bu yüzden dönüş sinyalimi verdim ve onun etrafından yürüdüm ve yürürken, dönüp ne yaptığına baktım ve şöyle yapıyordu. | TED | حسنا, هذا لم يكن بالسرعة الكافية بالنسبة لي, فقمت باشارة الانعطاف, و مشيت حوله, و بينما أنا أمشي, نظرت لارى ماذا يفعل و قد كا يفعل الاني. |
Birinin seni yürürken izlemesini görmek için sab-- | Open Subtitles | لا أستطيع أن أنتظر حتى أرى وجه شخص معين عندما تسيرين |
yürürken ben de öyle sandım. Ama fren izi olsaydı, hafif başlayıp, koyulaşırdı. | Open Subtitles | هذا ما فكرت فيه عندما سرت لأول مرة ولكن إن كانت آثار كسر يجب أن تبدأ فاتحة ثم تغمق تدريجيا |