Öyleyse ofisimde karşıma geçip yüzüme karşı yalan söyledin demektir. | Open Subtitles | لأن هذا يعني أنك جلست في مكتبي وكذبت في وجهي. |
Evet, yüzüme karşı yalan söylerken bunu ziyadesiyle belli etmiş oldun. | Open Subtitles | أجل، لقد أوضحت هذا بشكل كاف عندما كذبت علي في وجهي. |
O yüzden, umarım hissettiklerinizi yüzüme karşı da söylemekten çekinmezsiniz. | Open Subtitles | إذن آمل أن تكونوا مرتاحين لإخباري بمشاعركم في وجهي مباشرة |
Olaya bak, geçen gün buraya geldi direkt içeri yürüdü, ben motorla uğraşıyordum sonra yüzüme karşı beni tehdit etti. | Open Subtitles | اسمع أتى هنا في ذلك اليوم ومشى إلى عندي وأنا أعمل على المحرك ووضع وجهه أمام وجهي بعدوانية هو يهددني |
Bunca zamandır babamı tanıdığı hakkında yüzüme karşı yalan söylediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنه يكذب بوجهي حيال معرفته بأمر والدي طيلة الوقت |
Çünkü şu an, yüzüme karşı benimle dalga geçtiğin günleri özlemeye başladım. | Open Subtitles | لأني الآن قد بدأت افقتد تلك الأيام حينما كنتي تسخرين مني امام وجهي |
Fahişe olduğumu ima eden bir adamı yere serdin ama kendin... - ...sürekli yüzüme karşı söylüyorsun. | Open Subtitles | ستقتل رجل لأنه لمح أننى مومس و أنت تقولها فى وجهى |
En azından bir kaltakla görüştüğünü yüzüme karşı söyleyebilirdin! Telefonun sesini duyuyorum, Tony! | Open Subtitles | كنت على الأقل تستطيع إخباري في وجهي بحقيقة عاهرتك أسمع هذا يا توني |
Tamam, söyleyin. yüzüme karşı söyleyin! | Open Subtitles | حسنا , هيا أعطوني ما لديكم , قولوه في وجهي |
Hakkımda ne konuşuyorsanız, yüzüme karşı da konuşabilirsiniz. | Open Subtitles | مهما كنتم تتحدثون عني يمكنكم قول ذلك في وجهي |
En azından yüzüme karşı. Onu ilk kez bazı fotoğraflarda görmüştüm. | Open Subtitles | حسناً ، ليس في وجهي ، أول مرة رأيته فيها |
Biliyor musun, neden bir kere olsun yüzüme karşı bu ailenin bir parçası olmamdan nefret ettiğinizi söylemiyorsun? | Open Subtitles | أتعلمين , لمرة واحدة لماذا لا تخبريني في وجهي أنكِ تكرهيني كوني فرد من هذه العائلة؟ |
Biliyor musun, Ray, bir şekilde sana inanmam ve seni affetmem daha kolay olurdu, eğer siz ikiniz yüzüme karşı gülmüyor olsaydınız! | Open Subtitles | أتعرف يا راي؟ كنت سأجد من الأسهل أن أصدقك وأسامحك بطريقة ما لو لم تضحكا هكذا في وجهي مباشرة |
Benim yüzüme karşı herhangi bir erkekle seks yapmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد كذبت عليّ أخبرتني في وجهي أنّها لا تمارس الجنس مع ذاك الفتى |
yüzüme karşı, çünkü malum kişinin aksine ben katlanabiliyorum. | Open Subtitles | في وجهي. لأنني أستطيع ان أتقبلها خلاف شخص آخر. |
Ona anlatma fırsatı vermeme rağmen, yüzüme karşı yalan söyledi. | Open Subtitles | لا أصدق هذا لقد كذبت أمام وجهي حتى بعدما أعطيتها فرصة لتخبرني |
Yani yemeğimi yiyip, mutlulukla yüzüme karşı yalan mı söylüyordun? | Open Subtitles | إذا أنت تأكل من طعامنا و تقوم بالكذب أمام وجهي ؟ |
Bana fahişe imasında bulunduğu için bir adamı yere serdin, ama kendin yüzüme karşı söyleyip duruyorsun. | Open Subtitles | رجل يعرف أنني عاهرة وآخر يستمر بقولها بوجهي |
- Yani bu adil değil. yüzüme karşı aşağıIanıyorum. - Kızım! | Open Subtitles | اعني هذا ليس عدل الذل االان امام وجهي |
-Elbette, sevmeliler çünkü beni her gördüklerinde yüzüme karşı söylüyorlar. | Open Subtitles | أجل , عليهم هذا لأنهم يقولون هذا فى وجهى كل مره يرونى بها |
Bayım, benim yüzüme karşı sözlüm hakkında konuşuyorsunuz. | Open Subtitles | سّيد فير أنت تَتحدّثُ عن خطيبتي في وجهِي |
Orada durup da yüzüme karşı yalan söyleyebiliyorsan ya saf bir şeytan yada sıradan bir sosyopatın tekisin. | Open Subtitles | إذا كنت تستطيع الوقوف هناك وتكذب على وجهي, فأنت إما شر محض أو مجرد معتل. انت حقا تصدقين ذلك? |
yüzüme karşı yalan söyleyip, kurtulabileceğini mi sanıyordun? | Open Subtitles | ظننت انك ستكذبين امامي و تفرين؟ |