Haydi şununla yüzleşelim: Diyetler işe yarasaydı; hepimiz çoktan incecik olmuştuk. | TED | دعونا نواجه الأمر: إذا الحميات فعلاً كانت تعمل، فلكنا جميعاً نحفاء. |
Şununla yüzleşelim: bu devasa, yavaş işleyen toplumsal sağlık krizi olağanüstü hâldir. | TED | دعونا نواجه الأمر: أزمة الصحة العامة الضخمة التي نعيشها هي من الطوارئ التي تواجه الأمة. |
Şununla bir yüzleşelim: Evrimsel devamlılığı reddedersek kendimizdeki sevgiden mahrum kalırız. | TED | دعونا نواجه ذلك: إذا أنكرنا اتصال التطور، فإننا نعبث بجزء محرج من ذواتنا. |
Hadi yüzleşelim, Yeşil Ranger Rita'nın kozuydu. Onu oynadı ve kazandı. | Open Subtitles | لنواجه الأمر, المغامر الأخضر هو ورقة ريتا الرابحة وقد لعبتها وفازت |
Aslında, insanlar olarak -- Yani, bununla yüzleşelim: İnsanüstü bir hâl aldık. | TED | في الواقع، نحن كبشر، أعني، لنواجه الأمر، لقد أصبحنا بشرًا خارقين |
Sizin küçük çekişmenizi ben alevlendirdim, çünkü, bununla yüzleşelim, ben bencil biriyim. | Open Subtitles | لقد قمت بتغذية نيران نزاعكما الصغير لأنه فلنواجه الأمر أنا أنانية |
Bununla yüzleşelim, kardeşlerim ben ve hepimiz barbeküyüz. | Open Subtitles | دعنا نواجه الامر ايها الخوه انا و انتم .. صرنا شواءا |
Ve artık gerçeklerle yüzleşelim Helen. Sen uzun zamandır hit bir oyunda yer almadın. | Open Subtitles | و دعينا نواجه الأمر ، إنك لم تقومى بمثل هذه الضربة منذ وقت طويل |
Çünkü, bununla yüzleşelim. Çok uzun zaman oldu. Artık birbirimizi iyi tanımıyoruz. | Open Subtitles | بسبب , دعينا نواجه الأمر لقد مر وقت طويل نحن حقا لم نعد نعرف بعضنا |
Haydi ama, gerçeklerle yüzleşelim, eğitim sütyenini eninde sonunda çıkartmak zorundasın. | Open Subtitles | و دعنا نواجه الأمر فترة التدريب هذه ستنتهي في النهايه |
Gerçeklerle yüzleşelim, biz bunu izleyemeyeceğiz. | Open Subtitles | أوه ،دعونا نواجه الأمر لن نتمكن من مشاهدة المبارة |
Ama hadi yüzleşelim. Bizim durumumuzda, rüya sona erdi. | Open Subtitles | ..ولكن دعينا نواجه الأمر .فى حالته فقد مات الحلم |
Gerçeklerle yüzleşelim. Buradayız, ve bunun da bir nedeni var. | Open Subtitles | يجب أن نواجه الحقائق هناك سبب لوجودنا هنا |
Sorunla yüzleşelim, adam senin dengin değil. | Open Subtitles | دعونا نواجه الأمر، الرجل هو ببساطة لا يساوي الخاصة بك. |
Fakat gel yüzleşelim, Elle tutulur hiç bir kanıt elde edemedin. | Open Subtitles | لكن لنواجه الواقع لم يكن لديك كثير لإنشاء قضية |
Hepimiz ne yapacağımızı biliyoruz o yüzden gerçeklerle yüzleşelim. | Open Subtitles | نحن جميعا نعرف ما سنفعله لذا لنواجه الحقائق اللعينة |
yüzleşelim. Hilton da kalmanızdan iyidir. | Open Subtitles | لنواجه الأمر ، من الأفضل لك بكثير أن تنزل في فندق هيلتون |
Ah, ayrıca bunları arkanızda da kullanabilirsiniz, çünkü bayanlar, bununla yüzleşelim, hangi erkek bagajda biraz kalçayı sevmez? | Open Subtitles | , و يمكنكما استخدامها للمؤخرة , لنواجه الامر يا سيداتي الرجل لا يريد المرأة الغير متناسقة؟ |
yüzleşelim olur mu? 90'larda sıkışıp kalmışsın sen. | Open Subtitles | فلنواجه الأمر, أنتِ عالقة في التسعينات |
Ne kadar zorlukla yüzleşirsek yüzleşelim, ne kadar anlaşmazlık yaşarsak yaşayalım, bizim bağımız asla kopmaz. | Open Subtitles | مهما كانت العواقب الني نواجهها مهما حدث الأختلافات بيننا لا يمكن لرابطنا أن ينكسر |
Diyordum ki açık alanda yüzleşelim. | Open Subtitles | كنت أقول أن نواجههم في العراء |
Gerçeklerle yüzleşelim, şeyi de pek küçük değildir. | Open Subtitles | دعنا نُواجهُه. dickه لا يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أيّ أصغر. |
Hey, kural kuraldır. Ve bununla yüzleşelim, kurallar olmazsa, kaos oluşur. | Open Subtitles | يجب اتباع القوانين، ولنواجه الأمر، بدون القوانين تنتشر الفوضى. |
Hadi gel bu belirsizlikle beraber yüzleşelim. | Open Subtitles | هيا بنا، ما رأيكِ بأن نُواجه هذا المجهول معاً؟ |