Ama hayatınızın en büyük kararıyla yüzleşip bir yere varamamak kadar kötüsü yoktur. | Open Subtitles | لكن لا شيء أسوأ من مواجهة أهم قرار في حياتك بلا الوصول لنتيجة |
Tehlike altındayız, hepimiz, ve tehlikeye korku ile tepki vermek üzere evrim geçirdik öyle ki tehditlerle cesurca yüzleşip, kuvvetli bir tepki vermemize yardımcı olsun. | TED | نحن في خطر، جميعنا، وقد تطورنا للتجاوب مع الخطر والخوف لتحفيز رد قوي، لمساعدتنا على مواجهة التهديد بشجاعة. |
İçerideki korkularımla yüzleşip dışarıdaki gerçeği değiştirebileceğime inanıyorum. | TED | أعتقد بأنني من خلال مواجهة الخوف داخلي، سأكون قادرة على تغيير الواقع في الخارج. |
Her şeye rağmen hayatla yüzleşip tekrar kazanırsın. | Open Subtitles | مواجهة جميع عوائق ومتاعب الحياة وتفوزين ضدها |
Bu mücadeleyle yüzleşip sahte suçlamalara karşı çıkmamın vakti geldi. | Open Subtitles | هذه المرة سأواجه الأمر وأناضل هذه التهم الملفقة. |
Şartlı tahliyeyle salıverilmiş Morris neden Edwards'ın arabasına bomba koyup bu kadar kalabalığın önünde onunla yüzleşip her şeyi riske atmak ister ki? | Open Subtitles | (موريس) حصل لتوه على إفراج مشروط من السجن، لماذا يضع قنبلة في سيارة (إدواردز) ويخاطر بكل شيء بمواجهته أمام الناس؟ |
Bazı insanlar, mesela ben, büyümeyi seçerler gerçeklerle yüzleşip evlenirler. | Open Subtitles | ..بعض الناس أمثالي يفضلون مواجهة الحقيقة و الزواج |
Oraya korkumla yüzleşip hayatıma devam edebilmek için tekrar gittim. | Open Subtitles | عدت إلى النادي حتى أتمكن من مواجهة خوفي والحصول على حياتي. |
Ama kötülük yapanlar bizi korkularımızla yüzleşip onları yenmeye zorluyor. | Open Subtitles | ولكن أولئك الذين يفعلون الشرور يجبرونا على مواجهة مخاوفنا والتغلب عليها. |
Dönüş yolculuğunda tehlikelerle yüzleşip, zirvelerin güvenliliğine dönmeden önce bu zengin tuzları depolamak için bir kaç gün daha burada kalacak. | Open Subtitles | سيبقى لبضعة أيام يخزّن الأملاح في هذا التراب الغني قبل مواجهة رحلة العودة الخطيرة |
Kötü şekilde tahmin edilemez şartlı tahliye kuruluyla yüzleşip oğlanlarla duş alacağına Papeete'deki ufak muz çiftliğimde yan gelip yatıyor olacaksın. | Open Subtitles | بدلاً من مواجهة أعضاء مجلس لإطلاق السراح المشروط لا يُمكن التنبؤ بهم والإستحمام مع الأولاد |
Korkularınla yüzleşip kabuğunu kırabilirsen en sonunda inekler kazanır der. | Open Subtitles | وتقول انه لو بوسعك مواجهة مخاوفك والخروج من قوقعتك حينها .. سيربح المهووسون بالعلم في النهاية |
Korkularınla yüzleşip kabuğunu kırabilirsen en sonunda inekler kazanır der. | Open Subtitles | وتقول انه لو بوسعك مواجهة مخاوفك والخروج من قوقعتك حينها .. سيربح المهووسون بالعلم في النهاية |
Caniyle yüzleşip kötü adamı alt et. | Open Subtitles | مواجهة الشرير وهزم الرجل السيء |
Nick ile Emilio Casillas cinayeti konusunda yüzleşip her şeyi kaydedecekti. | Open Subtitles | وأعربت عن مواجهة (نيك) لـ(إميليو كاسياس) بتهمة القتل والقبض عليه مصوّراً |
Yine de resifin geleceği, doğanın bu güçlü kuvvetleriyle yüzleşip kurtulması ve güvenli bir yere yeşleşip büyümesi gereken hassas genç yaşam formlarına bağlıdır. | Open Subtitles | حتى الآن المستقبل يعتمد على أشكال الحياة الصغيرة الهشة ويجب أن يبقى ذلك على قيد الحياة في مواجهة قوى الطبيعة الشديدة, والعثور على مكان آمن ليستقرا وينمو فيه. |
"Bir insan korkularıyla yüzleşip, onları kırıp geçmeli "ya da altında ezilip, yok olmalı" demişti. | Open Subtitles | يجب على الرجل مواجهة شياطينه وتدميرها" "أو يُدمر من قِبلهم |
Burada, ...geçmişinle yüzleşip, ...yaptıklarını hatırlayabilirsin. | Open Subtitles | هنا، يمكنك مواجهة الماضي، تذكر ما فعلت. |
Bütün kötülüklerle yüzleşip, kovuyorum... | Open Subtitles | سأواجه وأطرد كل الشرّ... |
Bütün kötülüklerle yüzleşip, kovuyorum. | Open Subtitles | سأواجه وأطرد كل الشرّ... |
Aaron teröristlerle iş birliği içindeyse ve onunla yüzleşip elini açık edersen kendini daha da tehlikeye atmış olursun. | Open Subtitles | إذا كان (هارون) متورطاً مع الإرهابي وقمت بمواجهته وكشفت إليه ما لديك أنت تعرض نفسك للمزيد من المخاطر |