O pis ve eski bir kemik, Yüzlerce yıllık yaşı var. | Open Subtitles | أنها عظمة قديمة وباليه عمرها مئات السنين |
Yüzlerce yıllık keşif, gezegenimizin Güneş denilen bir yıldızın yörüngesindeki sekiz taneden biri olduğunu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | مئات السنين من الاستكشاف قد كشفت ان كوكبنا ليكون واحدا من ثمانية في المدار حول نجم نسميه الشمس. |
Mümkün değil ama. Kitap Yüzlerce yıllık. | Open Subtitles | ولكنّ هذا مستحيل، فعمر هذا يبلغ مئات السنين |
- Bu ağaç Yüzlerce yıllık olmalı. - En az. | Open Subtitles | هذه الأشجار يجب أن يكون عمرها مئات الأعوام |
Ajan Seger, o Arnavut kaldırımı sokaklar Yüzlerce yıllık. | Open Subtitles | عميلة سيغر، تلك الشوارع المرصوفة بالحصى تبلغ من العمر مئات السنين |
Nesiller boyu, tartışmalı bir bölgeydi. Güneyde Katolik cumhuriyetçiler ve birlikçi Protestan toplumuyla 30 yılı aşkın süre İngiliz askerlerin sokaklarda dolaştığı Yüzlerce yıllık bir tartışma. | TED | لأجيال، كانت مكانًا للنزاعات. أكبر جمهورية كاثوليكية في الجنوب وأكبر مجتمع بروتستانتي موالي لبريطانيا مئات السنين من الصراعات، القوات البريطانية في الشوارع لمدة 30 سنة. |
Yüzlerce yıllık zırva. | Open Subtitles | -ما فائدة هذا الأشياء؟ , إنها بعمر مئات السنين |
Bu restoran Yüzlerce yıllık taşların içinde bulunuyor. | Open Subtitles | يقع هذا المطعم داخل الجدران الحجرية مئات السنين . |
-Bu şey, Yüzlerce yıllık. | Open Subtitles | أعني، هذه الاشياء هي مئات السنين. |
Yüzlerce yıllık araştırma ve keşif | Open Subtitles | مئات السنين من البحث والاكتشاف |
Yüzlerce yıllık Tecrübeyle.. | Open Subtitles | مئات السنين من التجربة |
Yüzlerce yıllık tarihin altını üstüne getirmiştir. | Open Subtitles | قرأ حول مئات الأعوام من التاريخ |
Yüzlerce yıllık geleneğimiz bu. | Open Subtitles | مئات الأعوام من التقاليد |