| İnanılmaz iftiralarla dolu yığınla mektup dışında! | Open Subtitles | مجرد كومة من الرسائل مع مزيدا من الإتهامات |
| yığınla bok gibi. | Open Subtitles | انها تشبه كما لو كانت مخلفاته كما لو كانت كومة من مخلفاته |
| Polisler evini basıp, malafatını tokatlayan adamların yığınla DVD'sini bulmuşlar. | Open Subtitles | داهمت الشرطة منزلة وعثروا على أكوام من الشرائط لأشخاص يسمنون |
| Ve birinin yığınla para kazanmak için kendi firmasını kurduğunu öğreniyorum. | Open Subtitles | والآن يوظفني شخص أسس شركته الخاصة لأجل أكوام من المال؟ |
| Üstelik bir bankada, doldurman gereken yığınla form vardır. | Open Subtitles | وأيضاً هناك طن من الأوراق والأستمارات يجب عليك أن تملأها |
| Sana, yığınla kirli çamaşırımı ve bir de bunu getirdim. Asteroit pazarındaki marketten aldım. | Open Subtitles | لدي طن من الغسيل من أجلكِ، وأحضرت لكِ هذا، إنه من متجر بأحد الكويكبات |
| Arkeologlar tam burada, toprağı bir buçuk metre kazarak yığınla taş aletler buldular. | Open Subtitles | حفر العلماء متراً ونصف من الأتربة، ليجدوا كميات كبيرة من الأدوات الحجرية |
| - İki hafta önce çocukların yolculukla ilgili yazdığı yığınla mektubu almak için okula uğramıştı. | Open Subtitles | لقد جاء إلى المدرسة قبل أسبوعين لإلتقاط كومة من الرسائل التي كتبها الأطفال لأجل رحلته. |
| Bir şeyler yanlış giderse eve döndüğünde yığınla ceset bulursun. | Open Subtitles | أن حدث شيء خطأ, ستعود الى كومة من الجثث, هل تفهم ؟ |
| Masamda halletmem gereken yığınla evrak işi var. | Open Subtitles | لدي كومة من الأوراق على مكتبي ولست بحاجة إلى الانتهاء، |
| Bir gün ok başlarını alıp, iyi konuşamayan kişiye gidip, sizin ok başlarınızı ok haline getirmek üzere sizinle ticaret yapacağını umarak önüne yığınla onları koyarsınız. | TED | وإذن ماتفعله أنك تأخذ كومة من رؤوس الحرب، وتمضي للشخص الذي لا يستطيع التحدث جيداً، وتضع الرؤوس أمامه، متأملاً أنه سيدرك فكرة أنك تريد أن تقايضه بالرؤوس مقابل حرّب مكتملة. |
| Sanırım orada masanın üstünde sana ait yığınla posta var. | Open Subtitles | أعتقد أن لدينا كومة من البريد تخصّك. |
| Rogue River'da yığınla ceset bıraktılar. | Open Subtitles | لقد تركوا كومة من الجثث عند نهر روجو |
| Bu işi yapmak için bir yere gitti ve yığınla para kazanacağını ve yığınla kıyafet alacağını ve beni arayacağını söyledi. | Open Subtitles | تقول "أنا خارجة للقيام بهذا العمل حيث "كما تعلمون سأكسب أكوام من المال "وأتلقى أكوام من الملابس |
| 13 ceset, yığınla uyuşturucu, silahlar, acayip şiddet. | Open Subtitles | ثلاث عشرة جثّة، أكوام من المخدّرات، -أسلحة، بصاق وقذارة. |
| Yeni Rolleiflex makinemle çektiğim, yığınla güzel fotoğrafım var. | Open Subtitles | {\cH00FFFF}لدي أكوام من الإلتقاطات الرائعة والتي صورتها من كاميراتي الروفليكس الجديدة |
| Willy Wonka'yı yığınla abur cubur olmadan izleyemezsin. | Open Subtitles | أنتي لا تستطيعين مشاهدة (ويلي وانكا) بدون أكوام من الغذاء القليل الفائدة |
| yığınla balık yakalayacağız. | Open Subtitles | أننا سوف القبض على طن من الأسماك. |
| yığınla yüksek teknoloji mal. | Open Subtitles | طن من المسروقات فائقة التكنولوجيا |
| yığınla farklı fikrim var. | Open Subtitles | حسنٌ، لدي طن من الأفكار الأخرى |
| yığınla fazlasını verecektir neydi o, lanet olası Bal Kremi mi? | Open Subtitles | سُحقاً، إنها تضع كميات كبيرة من، ما يُسمى بـ "كريم العسّل"؟ |
| yığınla fazlasını verecektir neydi o, lanet olası Bal Kremi mi? | Open Subtitles | سُحقاً، إنها تضع كميات كبيرة من، ما يُسمى بـ "كريم العسّل"؟ |