Grateful Dead'in 1988'de yağmur ormanlarındaki yardım konserinde idim. | TED | وإذن كنت في حفل خيري لصالح الغابات المطيرة نظمته قريتفل ديد في 1988. |
Bir iblis kabilesi, bölgenin yağmur ormanlarındaki misyonlara saldırıyor. | Open Subtitles | عشيرة من الشياطين يستولوا علي الإرساليات في الغابات المطيرة هناك |
Prize takıyorsun ve sakinleştirici bir sis üretmeye başlıyormuş. Japon yağmur ormanlarındaki gibi. | Open Subtitles | توصلها بالكهرباء وتخلص ضباباً مهدئاً كما في الغابات المطيرة في اليابان |
İnsansız hava araçları koca bir araziyi uçabilirler, ama yağmur ormanlarındaki değişimleri izlememize yardımcı olabilecek düzeyde yeterli bir görüş kabiliyetine sahip değiller. | TED | تستطيع الطائرات بدون طيار أن تحلق فوق مساحات شاسعة لكنها لا تملك تقنية إبصار كافية لتعيننا على تتبع التغيرات في الغابات المطيرة |
Artı, Interpol'e göre, yağmur ormanlarındaki ağaç kesimlerinin yüzde 90'ı, tıpkı bizim rastladığımız gibi yasa dışı ağaç kesimleri. | TED | أيضًا، وفقًا للإنتربول، ما يقرب من 90 % من قطع الأشجار الذي يحدث في الغابات المطيرة هو غير قانوني، مثل قطع الأشجار غير القانوني الذي رأيناه. |