Şimdi yine hayal edelim, beş yaşından küçük bebeklerle dolu 60 uçak her gün yere çakılıyor. | TED | الآن تخيل هناك 60 طائرة ممتلئة بأطفال تحت سن الخامسة تسقط كل يوم. |
Ara sıra, eğer şanslıysam, eşimle birlikte yemeğe gitmeyi severiz ve yedi yaşından küçük üç çocuğumuz var. | TED | بين حين وآخر، إذا حالفني الحظ، أحب الذهاب مع زوجتي لتناول العشاء، ولدينا ثلاثة أطفال تحت سن السابعة، |
21 yaşından küçük, lezbiyen ve Avustralyalı herkesi çıkarınca geriye yüz milyonlarca potansiyel partner kalır. | Open Subtitles | وتقوم بطرح الجميع تحت سن ـ21 ـ السحاقيات والأستراليات ذلك يترك لي مئات الملايين |
Beş yaşından küçük çocuklarda, çocuk ölümü senede 2.65 milyon düştü. | TED | للأطفال دون سن الخامسة: انخفض عدد وفيات الأطفال بنسبة ٢.٦٥ مليون في السنة. |
Yeryüzündeki en büyük sağlık sorunlarından birini ele alıyor, 5 yaşından küçük çocukların bir numaralı ölüm nedenini, | TED | حيث أنه يعالج احدى أهم القضايا الصحية في العالم, والسبب الأول في حالات الوفاه لدى الأطفال دون سن الخامسة, |
Hollywood'da pazarladığın 18 yaşından küçük bir kız. | Open Subtitles | " فتاة قاصرة كنت تبيعها في " هوليوود |
6 yaşından küçük dört çocuğum var. Kesinlikle öfkemi kontrol edemiyorum. | Open Subtitles | لدي 4 أولاد أقل من سن السادسة بالتأكيد لدي مشاكل في ذلك |
Altı yaşından küçük üç tane çocuğum var ve diğeri de yolda. | Open Subtitles | لدي ثلاث أطفال تحت سن السادسة و طفل آخر في الطريق |
ve eğer her gün kirlenirlerse her gün banyo yapmaları gerekir. Her gün banyo yaparlarsa -- bir an anlamadığınızı sandım-- anlarsınız 2 yaşından küçük iki çocuk sahibi olmak günde 20 kirli bezi değiştirmeniz anlamına gelir, tamam mı? | TED | وإذا اتسخوا كل يوم، فسيحتاجون لأخذ حمام كل يوم وإذا أخذوا حمام كل يوم.. أعتقد أنكم لا تفهمون الأمر جيداً، فإذا كان لديك طفلين تحت سن السنتين، سينتهي بك الحال بتغيير 20 حفاض متسخ في اليوم، حسناً. |
İshal ve zatürre beş yaşından küçük çocukların ölümüne yol açan en önemli iki neden. Bu hastalıkları önlemek için yapabileceğimiz öyle çok güçlü, teknolojik yenilikler değil. | TED | الإسهال والالتهاب الرئوي الإثنين من بين القاتلين الكبار للأطفال تحت سن الخامسة، وما نستطيع فعله للوقاية من تلك الأمراض ليس أذكى الابتكارات التكنولوجية الحديثة. |
Eğer 10 yaşından küçük bir çocuksanız –henüz kirlenmemiş- Evet! bu resme baktığınızda göreceğiniz şey yunuslar olacaktır. Aranızdan bazıları, "Ne yunusu? Ne yunusu?" | TED | إذا كنت طفلا تحت سن العاشرة و لم تحطم بعد , سوف تنظر لهذه الصورة و ترى الدلافين. و الآن منكم البالغين و سوف يقولون, أي دلافين؟ أي دلافين؟ |
Otuz yaşından küçük çok havalı insanların olduğu çok havalı bir partide olduğumu ve havalı bir yazarın beni eve atacağını söylemek istedim. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أني .... في تلك الحفلة الرائعة للأشخاص الرائعين تحت سن الثلاثين و هذا الكاتب الرائع يريد إصطحابي للمنزل |
14 yaşından küçük, değil mi? | Open Subtitles | إنها تحت سن الرابعة عشرة,صحيح؟ |
İyice düşündükten sonra Bakanlık 17 yaşından küçük öğrencilerin onların güvenlikleri için Üçbüyücü Turnuvası'na adlarını yazdırmamalarına karar verdi. | Open Subtitles | ... بعد إمعان النظر فقد قررت الوزاره الآتى ... من أجل سلامتكم الخاصه ... لا تلاميذ تحت سن 17 عام |
Senin için bir mahsuru yoksa, hayatımda ilk kez o koltukta 85 yaşından küçük birini görmek istiyorum. | Open Subtitles | لو لا تمانع، فقطلمرةواحدةفيحياتي... أود أن أرى على هذه الأريكة إمرأة تحت سن الـ85 |
Bunların üç tanesi 18 yaşından küçük çocuklardı. | Open Subtitles | ثلاثه منهم اطفال تحت سن الثامنه عشره |
Golf topundan daha keskin görünen her nesnenin 10 yaşından küçük çocuklar için kesici olduğunu düşünüyor gibiyiz. | TED | ونتصور أن أي قطعة أكثر حدة من كرة الغولف هو حاد جدا بالنسبة لأطفال دون سن العاشرة |
Protokolüme göre 12 yaşından küçük bir çocuktan gelen emirde ailesi ya da koruyucusunun iznini gerektirir. | Open Subtitles | وتوصيفي الحالي يقول أن أي طلبات من هذا القبيل من الأطفال دون سن الثانية عشر لابد وأن تكون بأمر من الوالدين أو الوصي |
Newton'da 18 yaşından küçük çocuğu olan 2200 aile var. | Open Subtitles | ألفين و مئتين عائلة لديهم أطفال أقل من سن الثامنة عشر |