Yaşam ve Ölüm arasında, ikisini birbirine bağlayan ince bir çizgi dışında hiçbir ayrım yoktur. | TED | لا يوجد فصل بين الحياة والموت يوجد فقط خيط رفيع يربط بين الاثنين. |
Onun 120 yıllık çok ilginç bir tarihi var kelimenin tam anlamıyla sahil boyunca Yaşam ve Ölüm yer alır. | TED | كان عمر السفينة 120 عامًا، تاريخ ممتع جدًا، في الواقع له دور في الحياة والموت على امتداد الساحل. |
Bu büyük bir sorun olabilir, özellikle Yaşam ve Ölüm konularında. | TED | يمكن أن يشكل ذلك مشكلة كبيرة، خاصة عندما يتعلق الأمر بمواقف الحياة والموت. |
Çalışmamı rehabilitasyon merkezinde yapabilecek kadar şanslıydım, böylece Yaşam ve Ölüm arasında kalan bağımlı insanları görebilecektim. | TED | أنا محظوظة جدا بحكم عملي في مركز إعادة التأهيل حيث أرى أشخاصا يواجهون الحياة والموت بسبب الإدمان. |
Bu monolog Hamlet'in varoluşsal ikilemini ifade ediyor: düşünce ve eylem arasında parçalanmak, Yaşam ve Ölüm arasında seçim yapamamak. | TED | تجسّد هذه المناجاة معضلة هاملت الوجودية وهي حيرته بين التفكير والفعل، وعجزه عن الاختيار بين الحياة والموت. |
Ancak çok uç durumlarda solunum cihazları, Yaşam ve Ölüm arasındaki fark olabilir. | TED | لكن في الحالات الخطرة، يمكن أن تكون التنفس الصناعي الحدّ الفاصل بين الحياة والموت. |
Bunun gibi bir durumda Yaşam ve Ölüm arasındaki o ince çizgiyi daha iyi anlıyorum. | Open Subtitles | من خلال مثل هذه الحالات , ل صباحا مزيد قادرا على فهم الخيط الرفيع بين الحياة والموت. |
Yaşam ve Ölüm, çok garip şeyler aslında. | Open Subtitles | ، ها نحن ، الحياة والموت . أشياء لعينة مضحكة |
Yaşam ve Ölüm arasında bu kadar ince bir çizgi olması? | Open Subtitles | أترين الخط الخفيف الفاصل بين الحياة والموت ؟ |
Papazın Yaşam ve Ölüm hakkında söylediklerini duymuş olmalısın. | Open Subtitles | لا بدّ أن تكون قّد سمعت القسّ يقول شيء حول الحياة والموت. |
Küçük kızımız geçen gün Yaşam ve Ölüm hakkında birşeyler öğrendi. | Open Subtitles | لقد تعلمت بنتنا الصغيرة معني الحياة والموت في يوم سابق |
Yaşam ve Ölüm mefhumu olmayan dört yaşında bir çocuk bile ne anlama geldiğini fark etti. | Open Subtitles | حتي الطفلة ذات الأربع سنوات وليس عندها أدني فكرة عن الحياة والموت فهمت مجرى الحدث |
Aynadaki yansıma, ikilik, Yaşam ve Ölüm. | Open Subtitles | الصور المتطابقة , الثنائية الحياة والموت |
Eğer nişancı oysa başka bir arabası vardır. Bu tip katiller, Yaşam ve Ölüm verme gücünü ararlar ve tanırının gücüne gıpta ederler.. | Open Subtitles | هذا النوع من قاتل يسعي للقوة على مدى الحياة والموت ويطمع فى قوة الإله |
Galibiyet ve mağlubiyet... Yaşam ve Ölüm... dengede kaldıklarında... senin... yeteneğin... hangisi... olacak? | Open Subtitles | عندما تكون الهزيمة والنصر الحياة والموت في الميزان فما الذي |
Yüksek rahipler, Yaşam ve Ölüm yansıtması gücüne sahiptirler. | Open Subtitles | الكهنة الكبار لديهم القوة لنسخ نظير الحياة والموت |
Bunlardan bir kaçının sizin ırkınızın Yaşam ve Ölüm arasındaki bağı oluşturması ilginç. | Open Subtitles | التفكير... بأّن هذه الأشياء الصغيرة تصنع الفرق بين الحياة والموت عند بني جنسك. |
Yaşam ve Ölüm'ün Kapısı'nda ne aradığına artık karar vermelisin. | Open Subtitles | يجب أن تقرري بنفسك ما الذي تبحثي عنه عند بوابة الحياة والموت |
Yaşam ve Ölüm'ün Kapısı bu uçurumun dibinde. | Open Subtitles | بوابة الحياة والموت في الجزء السفلي لهذا الجُرف |
Tehlike ve tereddüt arasındaki bir yarışta Yaşam ve Ölüm arasındaki fark özgüvene dayanır. | Open Subtitles | في السباق بين الخطر و التردد الفرق بين الحياة والموت يحدده الثقة |