Bir de bize hiç yaşamadığımızı söyler. | Open Subtitles | وتقول أنّنا لا نتّسم بحسّ حياتيّ |
Bir de bize hiç yaşamadığımızı söyler. | Open Subtitles | وتقول أنّنا لا نتّسم بحسّ حياتيّ. |
Evimize geldiler ve artık orada yaşamadığımızı söylediler. | Open Subtitles | جاءوا الى منزلنا و اخبرونا ان لا نعيش فيه بعد الان |
Kocaman bir kara deliğin içinde yaşamadığımızı kim bilebilir? | Open Subtitles | من يمكنه القول أننا لا نعيش أصلاً داخل ثقب أسود ضخم؟ |
Komik, burada o kadar çok zaman geçiriyorum ki birlikte yaşamadığımızı unutuyorum. | Open Subtitles | مضحك... أنا قضيت الكثير من الوقت هنا، نسيت بأننا لا نعيش معا. |
Bu ince ayar bizim eski bir dünyada yaşamadığımızı netleştiriyor. | Open Subtitles | هذا التعديل يوضح لنا أننا لا نعيش في أي عالم قديم |
Bu da bize ezeli ve sınırsız olan bir evrende yaşamadığımızı anlatıyor. | Open Subtitles | لذا فهذا يخبرنا بشيء هذا يخبرنا بأننا لا نعيش في كون لا نهاية له والذي هو قديم بشكل لا يقدر بزمن |
Babanla birlikte yaşamadığımızı orada burada anlatmazsan memnun olurum. | Open Subtitles | وسأكون مُمتنّة أنْ تكفّي عن نشر حقيقة إنّني ووالدك لا نعيش معاً. |
Ne! Niye birlikte yaşamadığımızı öğrenmek ister misin? Şekil A. | Open Subtitles | أتعرف لماذا لا نعيش معًا هذا مثال على ذلك |