| Çinliler bu kavimlere barbar diyor ve bu kavimlerin toprakları çorak ve yaşanılmaz kabul ediliyordu. | Open Subtitles | دعوا هؤلاء البربر، وأراضيهم إعتبرت قاحله و غير صالحه للسكن. |
| Şehrin bir kısmını yaşanılmaz hale getirecek bombasını bitirmek için ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يريده كي ينتهي من صنع القنبلة التي ستجعل جزء من هذه المدينة غير صالح للسكن |
| Şehrin bir kısmını yaşanılmaz hale getirecek bombasını bitirmek için ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يريده كي ينتهي من صنع القنبلة التي ستجعل جزء من هذه المدينة غير صالح للسكن |
| Devasa yaşanılmaz bir kaya olabilir ama kurtulacak. | Open Subtitles | قَدْ يَكُون صخرة عملاقة غير صالحة للعيش لَكنَّه سَيَبْقى وسيستمر |
| Bu uzay istasyonu tükeniyor ve dünyada da yaşanılmaz. | Open Subtitles | هذه المحطة الفضائية تحتضر و الأرض غير صالحة للعيش |
| Bu uzay istasyonu tükeniyor ve dünyada da yaşanılmaz. | Open Subtitles | هذه المحطة الفضائية تحتضر و الأرض غير صالحة للعيش |
| Dünya yüzeyi yaşanılmaz hale gelecek. | Open Subtitles | سطح الأرض سيكون غير صالح للسكن |
| Gezegeni ikiniz için de yaşanılmaz hale getirebilir. | Open Subtitles | لجعل الكوكب غير صالح للسكن لكلاكما |
| Madde köprüsünü çöktürmek ve soğutucudan sıcaklık çekmesini engellemek için bir yol bulmalıyız yoksa burası "yaşanılmaz derecede" soğuk olacak. | Open Subtitles | نَحتاج لمعرفة كَيفَية تعطيل جسر المادة منعه من سحب الطاقة مِنْ بالوعة الحرارةَ وإلا فإن الأمور ستصبح ِ "غير صالحة للعيش" من شدة البرودة هنا |