"yaşarken" - Translation from Turkish to Arabic

    • أعيش
        
    • نعيش
        
    • تعيشين
        
    • يعيشون
        
    • تعيشون
        
    • في الحياة
        
    • تعيشان
        
    • بالعيش
        
    • عشنا
        
    • كان يعيش
        
    • عندما عاش
        
    • عندما عشت
        
    • كنت أقيم
        
    • كانت تعيش
        
    • تعيش مع
        
    Yıllar önce, hâlâ İstanbul'da yaşarken Orta Doğulu kadın yazarlar üzerine araştırma yapan bir Amerikalı akademisyen benimle görüşmeye gelmişti. TED منذ سنوات، عندما كنت لا أزال أعيش في إسطنبول، جاءت باحثة أمريكية تعمل على الكاتبات النساء في الشرق الأوسط لمقابلتي.
    Ben yoğurt adamla yaşarken, her şey basit ve güzeldi. Open Subtitles عندما كنت أعيش مع فتى الزبادي، كان الأمر بسيطا وجميلا
    Çok kıymetli bir cevherin üstünde yaşıyoruz ve yaşarken bu gezegenden ayrılacağız. TED نحن نعيش على جوهرة ثمينة وفي خلال حياتنا سننتقل من هذا الكوكب.
    Sanki ben ölmüşüm gibi, sen yeni hayatını yaşarken nerelerdeydik? Open Subtitles أين نحن عندما كنت تعيشين حياتك الجديدة وتتظاهرين بأننى ميت
    Herkes hayatını yaşarken, ben tüm vaktimi televizyon karşısında geçirdim. Open Subtitles عندما كان الآخرون يعيشون حياتهم، أهدرت حياتي على مشاهدة التلفاز.
    Ben kendi evimde yaşarken, kimseye cevap vermek zorunda değildim. Open Subtitles عندما كنت أعيش في المنزل, لم يكن عليّ السماع لأحد
    Fakat, Zimbabve'de yaşarken, kendimi bir avukat veya politikacı rolünde görmüyordum. TED ولكن بينما كنت أعيش في زيمبابواي، لم أكن أرى نفسي كمناصرة أو سياسية.
    Bir sanat eseri olarak yaşarken düşüşler ve çıkışlarla karşılaşmak zorunda kaldım. TED لقد اضطررت لمواجهة صراعات وانتصارات بينما أعيش حياتي كفن
    Bunca aptalla dolu bir dünyada yaşarken başka ne yapabilirim? Open Subtitles ماذا يمكن أن أكون عندما أعيش في مثل هذا العالم من الحمقى ؟
    Evet. Böyle bir yerde yaşarken sahip olduğunuz en bol şey zamandır. Open Subtitles نعم، فبما إنني أعيش هنا فلدي الكثير الكثير مما أعمل
    Düşünün, kendi yuvalarımızda yaşarken, kuru, sıcak ve yumuşak vücutlarımız vardı. Open Subtitles فكّر، حينما كنا نعيش فى جحورنا: جافة، ناعمة، وأجساد دافئة
    Ve biz Lamia'da yaşarken, şatonun dış tarafında beklerdim ve ışığı açıp kapamanı izlerdim. Open Subtitles و عندما كنا نعيش في لاميا, كنت اقف خارج قصرك و اراك و انت تفتح و تغلق الانوار.
    Başkaları kutuların içerisinde yaşarken nasıl böyle evlerde yaşarız? Open Subtitles كيف يمكن أن نعيش في بيوت كهذه وآخرون يعيشون في صناديق؟
    Ve onun çatısı altında yaşarken de, nefretini bir taş gibi içinde taşıyabilirsin. Open Subtitles وبينما أنت تعيشين تحت سقفِه يمكنك ان تحملي كراهيتك كحجر بداخلك
    Ve onun çatısı altında yaşarken nefretini bir taş gibi sinende saklayabilirsin ama onun bunu görmesine asla izin vermemelisin. Open Subtitles و بينما تعيشين تحت سقفه , يمكنك أن تحملي كراهيتك كحجر بداخلك . لكن يجب أن لا تسمحى له برؤيه ذلك
    Sen ve senin gibiler üzgün, sıradan hayatlarınızı yaşarken ben evrimin sınırlarını genişletiyordum. Open Subtitles بينما كنت وآخرون مثلك كانوا يعيشون حزينة حياتكم، طبيعية، كنت دفع حدود التطور.
    Villarında, supermodel karılarıyla yaşarken havuzlarını temizleyen adamın onları hakladığını bilecekler. Open Subtitles عندما يعيشون مستقبلاً في قصورهم مع زوجاتهم الجميلات سيعرفون ذلك الرجل الذي ينظف مسبحهم ركل مؤخراتهم
    Bu kadar uzun yaşarken, neden o kadar az kaldınız? Open Subtitles لماذا هناك القليل منكم منذ متى وأنتم تعيشون
    Bizden önce eski zamanlardaki medeniyetlerde olduğu gibi... bu soylu adamı yaşarken kazandığı servetiyle birlikte uğurluyoruz... böylece öbür dünyada onların tadını çıkarabilir. Open Subtitles هذا بالضبط ما يحدث كما الحظارات القديمة قبلا نرسل هذا الرجل النبيل مع ثرواته في الحياة
    Birlikte yaşarken böyle şeyleri anlatır mıydı? Open Subtitles عندما كنتما تعيشان في نفس البيت ألم تخبركَ بكل هذه الأمور؟
    Kızgın çünkü bizler yaşarken o yakında ölecek. Open Subtitles هو غاضب لأنه من المحتمل سيموت قريبا، بينما نستمرّ بالعيش.
    Birlikte yaşarken kısa bir süre sonra birbirimizin sinirini bozmaya başlayabileceğimizi düşünüyorum. Open Subtitles أخشى لو أننا عشنا معاً لفترة أننا قد نثير غضب بعضنا البعض.
    Ama, ben hayatımın en iyi güzel günlerinden birini yaşarken, amcanız olacak Marshall da hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Open Subtitles بينما كنت اعسش افضل ايام حياتى عمكم مارشل كان يعيش اسوأ ايامه
    O travesti burada yaşarken, evinin durumu umurunda değildi. Open Subtitles عندما عاش المخنث هنا لم تكن تكترث كيف يترك المكان
    Bu dünyada yaşarken istemeden de olsa ilgi çekmeyi başarıyorum. Open Subtitles عندما عشت في هذا العالم سابقًا كان الجميع مهتم بي
    Tulsa'da yaşarken belediye meclisinde çalışmıştım. Open Subtitles انا خدمت بمجلس المدينة "ليس هنا, عندما كنت أقيم فى "تولسا
    Senin yanında yaşarken sormadın gidince mi soruyorsun? Open Subtitles لم تكن تهتم عندما كانت تعيش معك و الآن أصبحت تهتم فجأة عندما رحلت
    Ailesiyle yaşarken bile internette arkadaşlık sitelerine takılıyormuş. Open Subtitles وحتى عندما كانت تعيش مع والديها، وقالت انها كان يبحث عن الرفقة على شبكة الانترنت.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more