Onlar, cesaret, kahramanlık ve onur üzerine kurulu özel bir dünyada yaşarlarmış. | Open Subtitles | عاشوا بعالم إستثنائي مبني على الشـجاعة والـفروسـية والـشرف |
Büyük dil okyanusunun hemen yanında birbirlerinden ayrı yer işaretleri vadisinde yaşarlarmış. | Open Subtitles | عاشوا النصوص العمياء منفصلون، عاشوا في الإشارات المرجعية العميقة على ساحل بحر من الكلمات |
Dar bir sokaktaki büyük bir evde yaşarlarmış. | Open Subtitles | (لقد عاشوا في منزل كبير في ( أوك شادو لين |
O ve tüm kardeşleri dev bir kalede birlikte yaşarlarmış, ve birbirlerini çok ama çok severlermiş. | Open Subtitles | كانت تعيش مع أخوانها وأخواتها في وئام في القلعة الكبيرة. ويحبون بعضهم كثيراً. |
Ailesiyle birlikte mağarada yaşarlarmış. | Open Subtitles | كانت تعيش بكهف مع بقية عائلتها |
Ailesiyle birlikte mağarada yaşarlarmış. | Open Subtitles | كانت تعيش في كهف مع بقية* *.عائلتها |
Esseniler tarafından yazılmış, kadim bir dini mezhep Ölü Deniz'in yakınında çölde yaşarlarmış. | Open Subtitles | ،تمت كتابتهُ من قبل (الأسينيون) طائفة دينية كانت تعيش في الصحراء قرب (البحر الميت) |