- Ve bununla yaşayabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أعتقد أنه بوسعك العيش مع هذا الأمر |
Kendiyle nasıl yaşayabileceğini sorduğumda ne dedi biliyor musun? | Open Subtitles | أنا سألته كيف يتمكن من العيش مع نفسه ، وأنت تعرف ماذا قال؟ |
Ama korkunç bir şeyler oluyorsa ve sen de bunları durdurabilecekken bir şeyler yapmamışsan bununla yaşayabileceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن إن حدث أمرٌ فظيع ولم تفعل شيئاً لإيقافه فلا أعتقد بأنك ستستطيع العيش مع نفسك |
Bunlar olurken, Wall Street üyeleri Darling Holding'i çok zor anlar yaşayabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | في هذه الأثناء.. يقول المطلعين ببورصة وال ستريت بأن أملاك الدارلينغ قد تواجه أوقاتاً صعبة. |
sadece bir asır sonra. (Gülüşmeler) Yaşamın bir yıldan ertesi yıla şiddetli ve hiç beklenmedik şekilde değişebileceğini de düşünüyordum ve insanların aynı yaşı farklı şekilde yaşayabileceğini de. | TED | (ضحك) كنت أدرك حينها أيضاً أنه يمكن للحياة أن تتأرجح بعنف وبشكل غير متوقع من سنة إلى أخرى، وأن الناس قد تواجه نفس العمر ولكن بشكل مختلف. |