"yaşayarak" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالعيش
        
    • تعيشي
        
    • تقاسى
        
    • الصعبه
        
    • اعيش
        
    Bu şekilde yaşayarak, plansız çalışarak ana göre tepki verebildim ve o an ne yapmanın önemli olduğuna karar verebildim. TED بالعيش بنفس الطريقة وبالعمل من دون أي خطة محددة كنت أتفاعل مع تلك اللحظة و أقرر، نعم من المهم فعل ذلك الآن.
    Dolayısıyla Amsterdam, çiçek bahçeleriyle çevrili konaklarda yaşayarak refahlarını gözler önüne seren varlıklı ve marifetli tüccar ve tacirlerle doluydu. TED وبذلك كانت أمستردام مليئة بالتجار الأغنياء والأثرياء الذين أظهروا ثراءهم بالعيش في قصور محاطة بحدائق من الزهور.
    Dünyadan uzakta yaşayarak, huzur bulacağımı düşünmüştüm. Open Subtitles لقد ظننت أن بالعيش بمفردى بعيداً عن العالم يمكننى أن أجد السلام ثم اكتشفت أنه ليس هناك سلام حقيقى
    Swadhisthana'ndan yaşayarak çok fazla zaman geçirdin Anahata'na çıkmalı ve hissetmeye başlamalısın. Open Subtitles لقد كنتي تمضين الكثير من الوقت تعيشين من هنا يجب أن ترتقي و تعيشي هنا و تبدأين الشعور بذلك
    Ölümsüz aşkın gerçekliğinde yaşayarak birlikte yaşlanın. Open Subtitles ربما تعيشي لتعرفي حقيّقة واحدة الحبّ الأبديّ
    Fakat sen, İbrani, tüm bu acıları çekeceksin... yaşayarak. Open Subtitles لكنك أنت ... أيها العبرى ... سوف تقاسى من كل هذا - بالحياه
    İnsan davranışlarının sonuçları olur. Bazı insanlar bunları yaşayarak öğrenirler. Open Subtitles هناك عواقب لأفعال الانسان بعض الناس تتعلم بالطريقه الصعبه
    Sonra bütün günü çocukluk hayalimi yaşayarak yani ormanda bu ayının peşinde dolanarak geçirdim. TED ومن ثم قضيت جل ذلك اليوم وانا اعيش حلم الطفولة وانا اسير بالقرب من الدب عبر الغابات
    Ve bunu, yağmur ormanlarıyla kaplı bu adanın farklı kısımlarında yaşayarak yapar. Open Subtitles وهي تفعل ذلك بالعيش في انحاء مختلفة من هذه الغابة التي تغطي الجزيرة
    Bunu, birbirimizin dibinde yaşayarak daha zor hale getirmeyelim. Open Subtitles دعينا لا نجعل الأمر أسوأ بالعيش بجانب بعضنا.
    Ekip, onlarla birlikte yaşayarak avcıları tanımaya başlamıştı. Open Subtitles بالعيش وسطهم، بدأ الطاقم حقاً الإلمام بحقيقة الصيادين،
    Bu maddelere çöp fırınlarının civarında yaşayarak da maruz kalabilirsiniz. Open Subtitles إذاً، يمكنك التعرض لها بالعيش بقرب هذه المحارق
    Ekvatorda yaşayarak, çok miktarda ultraviyole radyasyona maruz kaldık, ve derimizdeki harika, karmaşık, en eski polimer bileşen olan melanin muhteşem bir güneşten koruyucu işlevi gördü. TED اذا، بالعيش في خط الإستواء، نستقبل الكثير والكثير من الأشعة فوق البنفسجية والميلانين ، هذا البوليمور القديم، الرائع، والمعقّد متجمّع في بشرتنا، شغل دور الواقي من إنعكاس أشعة الشمس الطبيعية.
    Bugünlerde birçok genç adam ahlak kurallarına aykırı yaşayarak kendisine zarar veriyor. Open Subtitles لا ، لا. العديد من شباب في هذه الأيام... ... تبدد هيئتهم الجميله بالعيش الحياة الماجنة ، ولكنك...
    Bu kabileyi terk etmeli ve suçunun cezasını yalnız yaşayarak çekmelisin. Open Subtitles يجب عليك أن تتركي مجتمعنا وأن تعيشي بمفردك كعقوبة لك على جريمتك
    Bir insan gibi yaşayarak. Open Subtitles عن طريق أَن تعيشي كمخلوق بشري.
    Fakat sen, İbrani, tüm bu acıları çekeceksin, yaşayarak. Open Subtitles لكنك أنت ... أيها اليهودى ... سوف تقاسى من كل هذا - بالحياه
    Bazı insanlar bunları yaşayarak öğrenirler. Nereye gittiğini sanıyorsun? Open Subtitles هناك عواقب لأفعال الانسان بعض الناس تتعلم بالطريقه الصعبه
    Hayatımın geri kalanını, burada mutlu bir şekilde yaşayarak geçirdiğimi gözümde canlandırabiliyorum. Open Subtitles اعتقد اني سوف اعيش سعيد هنا الى نهاية حياتي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more