"yaşlı bayan" - Translation from Turkish to Arabic

    • السيدة العجوز
        
    • السيدة الكبيرة
        
    • السيده العجوز
        
    • أيتها السيدة المسنة
        
    • أيتها العجوز
        
    • العجوز في
        
    Paul kaçmaya karar verdi. Aynı sırada bana çarpan yaşlı bayan kendisini kaza yerine dönmeye ikna eden kız kardeşini aramıştı. Open Subtitles مساعدة رجل ملقي في وسط الطريق أو أخذ المال والهرب قرر بول الهرب في هذه الأثناء، السيدة العجوز التي صدمتني، اتصلت بأختها
    Ve park yerinin F kısmındaki aracını bir türlü bulamayan yaşlı bayan çünkü aslında onun arabası yok. Open Subtitles وهناك تلك السيدة العجوز التي لا يمكنها ايجاد مكان ركنها بالطابق السادس لانها لا تملك سيارة
    Biliyorum. Arkadaki yaşlı bayan seni eve atmaya hazırdı. Open Subtitles أعرف, تلك السيدة الكبيرة السن في النهاية كانت جاهزة لاخذك للبيت
    yaşlı bayan öldükten sonra burayı satmak istedim ama Frank buna izin vermedi. Open Subtitles كنت اريد بيعه بعد موت السيده العجوز لكني لم استطع اقناع فرانك بهذا
    Her zamanki işimiz, yaşlı bayan. Open Subtitles في جميع عمل اليوم أيتها السيدة المسنة
    Söyledikleriniz tam bir saçmalık, yaşlı bayan. Open Subtitles أنتِ تقولين كلاما فارغاً ، أيتها العجوز.
    yaşlı bayan kocasını bıraktı. Ölü adam, karısı ve çocukları. Open Subtitles تركت السيدة العجوز زوجاً ورجل ميّت، وزوجته وأطفال
    Daha az stresli. Selam. yaşlı bayan üst kata çıktı. Open Subtitles أقل ضغط مرحباً ذهبت السيدة العجوز إلى الأعلى هل حصلتي على المال ؟
    Bir merdiven alalım... yaşlı bayan gidene dek bekleyelim... ve küçük kuşu yakalayalım! Open Subtitles لنحصل على سلم... أنتظر حتى تذهب السيدة العجوز وتمسك الطائر الصغير
    O yaşlı bayan benim annem, seni ödlek soysuz. Open Subtitles تلك السيدة العجوز هي والدتي أنت رعديد حقير أنت ...
    Otobüs durağındaki yaşlı bayan. Open Subtitles السيدة العجوز في محطة للحافلات.
    Evet, zavallı yaşlı bayan. Open Subtitles نعم, السيدة العجوز المسكينة
    yaşlı bayan bunu kapının ardından duyabildiğini söyledi. Open Subtitles السيدة الكبيرة السنّ تَقُولُ بأنّها يُمْكِنُ أَنْ تَسْمعَ هو خلال البابِ.
    Burada yaşayan yaşlı bayan da aptal öpücüydü. Open Subtitles السيدة الكبيرة التي عاشتْ هنا كَانتْ سخيفه وتقبلني أيضاً
    Öyle bir isimde, böyle küçük bir yerde yaşlı bayan Gudat bulması pek zor olmasa gerek, değil mi? Open Subtitles بإسم كهذا وفي مقاطعة كهذه ليس من الصعب إيجاد السيدة الكبيرة جودات أليس كذلك؟
    Tanrım, sence yaşlı bayan Hallet'in en değer verdiği mülküne yağmadan yalanmayı mı isterdim? Open Subtitles هل تعتقدى انى أريد ان يقبض على من أجل سرقه أغلى أملاك السيده العجوز هيلت ؟
    Demek yaşlı bayan bir kazaya kurban gidecek ha, K-Ken? Open Subtitles اذا سوف تتعرض السيده العجوز لحـ حـ ادثه اليس كذلك يا كـ كـ ين؟
    İlk önce yaşlı bayan sonra fahişe arkadaşının müşterisi. Open Subtitles أولا السيده العجوز والأن مع زبائن عاهرتك
    Merhaba, yaşlı bayan. Open Subtitles -مرحباً، أيتها السيدة المسنة !
    Düzeleceksin, yaşlı bayan. Open Subtitles ستكونين بخير, أيتها العجوز
    Masanın ucundaki yaşlı bayan bildik bir Yahudi düşmanı. Open Subtitles والسيدة العجوز في مؤخرة المائدة كارهة لليهود تقليديه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more