Sana onun ancak akıllı yakışıklı ve çok kibar biri olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع قوله لكِ بأنني أظن بأنه ذكي وسيم و رجل مؤدب جداً |
Tatlım, inanmayacaksın ama sadece yakışıklı ve zengin olsa iyi, aynı zamanda benim için deli oluyor. | Open Subtitles | و لكن هو ليس فقط وسيم و غني جداً أنه مغرم بي بجنون |
Çeteci boyunda değil zaman, esmer ve yakışıklı ve bir elin dalga ile uçan insanlar gönderebilirsiniz. | Open Subtitles | ليس عندما يكون المشعوذ طويل أسمر و وسيم و يمكن أن يدفع الناس للطيران بموجة يد |
yakışıklı ve zenginim, ve daha da ötesi, sizi seviyorum. | Open Subtitles | ايتها الاميرة. انا غنى و وسيم.. واحبك كثيراً. |
Odaklı, yakışıklı ve muhteşem oyuncakları var. | Open Subtitles | إنّه إستيلادي ووسيم ولديه أروع أنواع الألعاب. مذهل. |
İnsanlar da yapardı, sanırım sebebi yakışıklı ve çekici biri olmasıydı. | Open Subtitles | ولأنهكانَذومظهر جيد، وساحر الشخصية، أخال أنّ هناك من كانوا يقومون بعملهِ. |
Nasıl, yakışıklı ve çekici mi? | Open Subtitles | . انه مثلك نوعاً ما ماذا , وسيم و ساحر ؟ |
Mesela ne kadar yakışıklı ve komik ve akıllı olduğum ve son zamanlarda kas çalıştığımdan bahsedebilirsin. | Open Subtitles | كم أنا وسيم و مرح و ذكى بالتأكيد و كنت أتمرن مؤخراً |
Başarılı, yakışıklı, ve iki kadın tarafından seviliyor. | Open Subtitles | ناجح , وسيم , و محبوب من امرأتين جميلتين |
Ve James sadece yakışıklı ve atletik değil, o zeki,büyüleyici ve çok medeni. | Open Subtitles | و جيمس ليس فقط وسيم و رياضي بل ذكي وساحر و أنيق |
Sanırım "tatlım" demekle yakışıklı ve tehlikeliyi mi kastettin. | Open Subtitles | أة.أعتقد إنك تعنين لطيف وسيم,و.. خطير قليلاً. |
Uzun boylu, yakışıklı... ve siyah saçlıydı. | Open Subtitles | انه كان وسيم و طويلا جدا وشعر أسود |
Biraz saf, ama Gary bunu bilmiyor. O bu akşam yakışıklı ve kültürlü... bir erkekle çıktığımı sanıyor. | Open Subtitles | كل ما تعرفيه أنه جيد و وسيم جداً و قد أخذني في موعد الليلة ربما كنت سأكون في السرير معه الآن |
Öncelikle, tebrik ederim... her ne kadar dede olmak için çok yakışıklı ve çok genç olsam da. | Open Subtitles | أولاً .. مبـروك مع اني صغير جداً و وسيم لأصبح جد |
Erkek arkadaşım değil, ve emin olabilirsin çok etkileyici, çok yakışıklı ve çok gerçek. | Open Subtitles | حسناً هو ليس صديقي وأستطيع ان اؤكد لكِ انه جذاب جداً و وسيم جداً وحقيقي جداً |
Oldukça zeki ve yakışıklı ve şirketteki kadınlar onunla evlenmek için can atıyor. | Open Subtitles | هو ذكي للغاية، ووسيم للغاية وكل النساء بالشركة يريدون الزواج منه بشدة |
İnanılmaz ve yakışıklı ve kadınlardan iyi anlıyor. | Open Subtitles | وإمنحي كلّ الإمتنان .لمخرجيكِ المُذِهل والموهوب ،حسنٌ ,إنهُ رائع ووسيم |
Şey, bilirsin, eleman bayağı yakışıklı ve zeki ve çok çekici çok da havalı. | Open Subtitles | نعم، كما تعرف إنه وسيم وساحر وفاتن وأنيق |
Manny, sen zaten zeki, yakışıklı ve komiksin. | Open Subtitles | اسمع ، (ماني) ، أنت مُسبقاً ذكي و جميل و مرح. |
Başmelek kadar yakışıklı ve sakin. | Open Subtitles | لقد كان وسيماً وهادئاً مثل الملاك |
- Dedim ki o sevimli, yakışıklı ve hoş bir gülüşün var. | Open Subtitles | . . وقالت وقلت بأنك جذاب وبأنه لديك أبتسامة جميله |
Ben zaten uzun boylu, yakışıklı ve zekiyim. | Open Subtitles | أنا طويل القامة و حسن المظهر و ذكي |