Hatta buraya yakın bile değil. | Open Subtitles | ليس حتى قريبا من هنا |
- yakın bile değildik, Hal. İşleri yolunda tutmak için çok meşguldüm. | Open Subtitles | -ولا حتى قريبا منه يا (هالام) لقد كنت مشغولا بمحاولة الحفاظ على المظهر |
520, 469'a yakın bile değil. Ne ilgisi var ya? | Open Subtitles | الـ520 ليست حتى قريبة من الـ469 ما علاقة ذلك بأي شيء؟ |
Hatta tamam olmaya yakın bile değildi çünkü seninle paylaşamadım. | Open Subtitles | لم تكن حتى قريبة من الكمال لأنني لم أستطع مشاركة النجاح معكِ |
Bak, ben aziz değilim. yakın bile değilim. | Open Subtitles | اسَمع، أنا لستُ قِديساً و لا حتى قريب من ذلك. |
Anlıyor musun! Ben kral olmaya yakın bile değilim. | Open Subtitles | أترين لست حتى قريب من ان أكون ملك |
O kadar yakın bile değilsiniz. Eskiden yakındık. | Open Subtitles | ـ أنّكما حتى لا تعرفا بعضكما الآخر جيّداً ـ حسناً، أعتدنا أن نكون كذلك |
Hayır, Peter, yakın bile değildi. | Open Subtitles | لا بيتر لم تكن حتى قريبا |
yakın bile değil. | Open Subtitles | ليس حتى قريبا. |
Diğer fotoğrafı göster. - yakın bile değil. | Open Subtitles | أره الصورة الأخرى - ليست حتى قريبة منها - |
Nomi ona yakın bile değildi. | Open Subtitles | نومي ما كانت حتى قريبة منها |
yakın bile değil! | Open Subtitles | 17 هرتز؟ انها ليست حتى قريبة |
- yakın bile değil. | Open Subtitles | ولا حتى قريبة. |
yakın bile değiller. | Open Subtitles | ولا حتى قريبة |
Hayır, yakın bile sayılmaz. | Open Subtitles | كلا، لاو لا حتى قريب من ذلك |
yakın bile değil... | Open Subtitles | ولا حتى قريب من المبلغ |
Adile yakın bile değil! | Open Subtitles | ليس حتى قريب من العادل |
O kadar yakın bile değildiniz. İyi de, eskiden öyleydik. | Open Subtitles | ـ أنّكما حتى لا تعرفا بعضكما الآخر جيّداً ـ حسناً، أعتدنا أن نكون كذلك |