Bir yıldıza bu kadar yakınken bu kadar büyük bir şey oluşamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يتكون شيء بهذه الضخامة وعلى هذا القرب من نجم |
Sona bu kadar yakınken nasıl minnettar olabilirsiniz? | Open Subtitles | كيف تكون ممتناً وأنت بهذا القرب من النهاية؟ |
Eminim ki ben ıskalamazdım, bu kadar yakınken, imkanı yok. | Open Subtitles | اعرف انني كنت ساشتآق له. ليس وهو بذلك القرب. -محالة. |
Tom'la durumunuza üzüldüm ama böyle bir bombayı, birinin düğünü bu kadar yakınken patlatamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تلقي قنبلة كهذه مع اقتراب الزفاف كثيراً |
Güneşe bu kadar yakınken, bu kalkan seni güç bela korur. | Open Subtitles | بهذا القُرب من الشمس لن تجديك الدروع نفعاً |
Seçimler bu kadar yakınken deli bir polis eskisiyle uğraşamazdım. | Open Subtitles | مع قرب الأنتخابات, لايمكننى ان اتسبب فى مشاكل مع ضابط مفصول مجنون |
Yol yakınken kafandan sil bu işi. | Open Subtitles | إطرح هذا الأمر من رأسك وأنت لاتزال على البر |
Dünya'ya bu kadar yakınken, atmosferi ateşe verip denizleri kaynatmaya yeter. | Open Subtitles | هذا القرب من الأرض يكفي لجعل الجو يشتعل والبحار تغلي |
Kara deliğe bu kadar yakınken o tarayıcılara güvenemeyiz. | Open Subtitles | لايمكننا الثقة بالمجسات ونحن بهذا القرب من الثقب الاسود |
Benim istediğim hayata, sizin benim için istediğiniz hayata bu kadar yakınken, bunu bitirmek mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | انا أقول وحسب, بأنيي بغاية القرب من الحياة التي ارغبها الحياة التي تريدونها لي. وانتما تريدان إنهائها الآن؟ |
Hey! Her zaman mutfağa bu kadar yakınken mi tahlil yaparsın? | Open Subtitles | هل دائما تقومين بالتشريح بهذا القرب من مطبخك ؟ |
Bitiş çizgisine bu kadar yakınken onları kaybetmemiz yazık olurdu. | Open Subtitles | وسيكون من المؤسف أن نفقدها ونحن شديدي القرب من خط النهاية |
Sayende hedefimize ulaşmaya yakınken, artık iki işimiz birden var. | Open Subtitles | بفضلك، بدلا من أن نكون بهاذا القرب من الضرب لدينا الآن ضعف العمل |
Dostlar! Amacımıza böylesine yakınken tartışmaya gerek yok. | Open Subtitles | أيها الأصدقاء، لاحاجة للجدال ونحن بهذا القرب من هدفنا. |
Kara deliğe bu kadar yakınken onu düzgün idare edemeyiz. | Open Subtitles | بهذا القرب من ثقب أسود لن نستطيع توجيهها بدقة |
Ve Nathan basketbol bursu almaya bu kadar yakınken... ama bunu yapamazken, bir işte çalışmaya zaman ayıramazken... bu olayın nasıl yürüyeceği konusunda benim hiçbir fikrim yok, Karen. | Open Subtitles | ... و نايثن بهذا القرب من الحصول على منحة كرة السلة ولكن لا يمكنه فعل ذلك .. مع ايجاد وقت للحصول على وظيفة |
Ayı yakınken farklı,onunla yakından bir fotoğraf alabiliriz. | Open Subtitles | من الصعب التقاط الصور والدب بهذا القرب |
Ruslar bu kadar yakınken, Samuel'ın yaptığı aptallık. | Open Subtitles | شيئ احمق فعله (سامويل) مع اقتراب الروس كثيرا |
Büyük gün bukadar yakınken. | Open Subtitles | مع اقتراب موعد زفافها |
Sam Donaldson'ın veya Andrea Mitchell'in bize gerçekleri sunduğunu görürüz, ama kamera bu kadar yakınken, kaşlarını kaldırmalarından, seslerindeki yükselmeden, röportaj yaptıkları kişi için hissettiklerini anlayabiliriz. | Open Subtitles | نَرى (سام دونالدسون) أو (أندرو ميتشيل) يُعطوننا الحَقائِق، لكن معَ وجود الكاميرا بذلكَ القُرب يُمكننا أن نَرى أيضاً مِن خِلالِ حاجِبٍ مَرفوع |
Düğün bu kadar yakınken mi? | Open Subtitles | مع قرب الزفاف؟ |
Sadece yol yakınken döndüm. | Open Subtitles | لقد عدت وأنا لاأزل على البر |