Ama onun yakasını güveçte ve bütün kanında gördüm. | Open Subtitles | لكنني رأيت ياقته في الحساء، وجميع دمه... |
yakasını iliklemeden hemen önce gördüm. | Open Subtitles | رأيته مباشره قبل أن يزرر ياقته |
Sırtı dönük, yakasını kaldırmış. | Open Subtitles | ظهره تجاه الكاميرات ولقد رفعت ياقته |
- Bırak yakamı dedi, bırak yakasını. | Open Subtitles | - أمرَك بتركه ، فدعه و شأنه - |
- Bırakın adamın yakasını. | Open Subtitles | -دعوا الرجل المسكين و شأنه |
Bu sabah Holland Park'da, vurucu timden ustalıkla yakasını kurtardı. | Open Subtitles | نعتقد ذلك لقد تملص من المافيا هذا الصباح في منتزه هولندا |
Yüzüne oldukça yaklaştı, yakasını düzeltti.. | Open Subtitles | اقترب من وجهه وأصلح له ياقته |
Şunu söylemeliyim ki Colburn Atlanta'da yaşayan bir eskimo gibi durmadan yakasını çekiştiriyor. | Open Subtitles | (أريد أن أشير إلى أن (كالبرن (استمر بسحب ياقته كالأسكيمو في (اتلانتا |
Sığır eti değil. yakasını orada gördüm! | Open Subtitles | انه ليس لحم بقري لقد رأيت ياقته هناك! |
Onun yakasını bırak. | Open Subtitles | دع ياقته |
Bırak çocuğun yakasını. | Open Subtitles | اترك هذا الولد و شأنه ! |
Bu sabah Holland Park'da, vurucu timden ustalıkla yakasını kurtardı. | Open Subtitles | نعتقد ذلك لقد تملص من المافيا هذا الصباح في منتزه هولندا |