Ama yaklaşmakta olan sadece dolunay değil. | Open Subtitles | ولكنه ليس مجرد قمر مكتمل قادم |
Ama yaklaşmakta olan sadece dolunay değil. | Open Subtitles | ولكنه ليس مجرد قمر مكتمل قادم |
Düşen buz parçaları yaklaşmakta olan şeyin kötü bir habercisi. | Open Subtitles | انهيارات الثلج هذه إعلانٌ مشؤوم ...لما هو قادم |
Düşen buz parçaları yaklaşmakta olan şeyin kötü bir habercisi. | Open Subtitles | انهيارات الثلج هذه إعلانٌ مشؤوم ...لما هو قادم |
Hastanın acilen yapılması gereken kalp masajı için kendimi ve ekipmanlarımı hazırlamıştım. Hastaya yaklaşmakta olan sonundan bahsetmeye başladım. | TED | و بينما اجهز نفسي و معداتي لازمته القلبية الوشيكة بدأت اخبار المريض بموته الوشيك |
Bütün istediği yaklaşmakta olan idamından, kefaretinin küçük bir parçasını kurtarmak. | Open Subtitles | كل ما يتطلبه هو سداد جزء من الدين من خلال اعدامه الوشيك. |
Dürüst olayım, Maldivler, geldiğim yer olan Bhutan'dan oldukça uzakta, bu nedenle, yaklaşmakta olan kaderleri uykumu hiç kaçırmadı. | TED | ولنكن صادقين، دولة المالديف بعيدة جدًا عن موطني. (بوتان) هي موطني. لذلك فأنا لم أقلق لمصيرهم الوشيك. |
O kadar kötü ki, yaklaşmakta olan tehlikeyle ilgili uyarıda bulunması için Walt'ın EQ'sunu ölçen bir sistem yaratmamız gerekti. | Open Subtitles | أصبح الوضع في غاية السوء لدرجة أننا اضطررنا لبناء نظام يقيس ذكاء (والت) العاطفي للتحذير من الخطر الوشيك. |