"yakutlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • الياقوت
        
    • ياقوت
        
    • والياقوت
        
    • الماسات
        
    Size elmaslar, yakutlar, safirler vs. vs. bulabileceğiniz yerleri gösteririm... Open Subtitles لقد وجدت مكاناً سرياً للحفر ألماس وأحجار كريمة وحتى الياقوت الأزرق موجود
    Safirler gökyüzü kadar mavi ve yakutlar, senin yanağından bile daha kırmızıymış. Open Subtitles كنتِ ستعثري على الياقوت الأزرق كزرقة لون السماء. والياقوت الأحمر أكثر احمراراً من خدّيكِ.
    O yakutlar gerçekse, o küpe çok kıymetli olabilir. Open Subtitles إن كانت أحجار الياقوت حقيقية، قد يكون قرطاً ثميناً جدّاً.
    Dostlarım için elmaslar, yakutlar, zümrütler, inciler. Open Subtitles ماس , ياقوت , زمرد , لألىء لجميع اصدقائى
    Mücevherden kastı Hint elmasları, Burma yakutlar ve yumruk büyüklüğünde Kolombiya zümrütleri. Open Subtitles عندما نقول الجواهر، نعني الماس هندي، ياقوت بورمي وزمرد كولمبي بحجم قبضة يدك.
    Geldiğim yerde, evimde bir mücevher kutumuz var, içi yakutlar, elmaslar dolu. Open Subtitles فى مكانى, عندنا صندوق مجوهرات مملوء بالماس والياقوت.
    yakutlar için. Open Subtitles لأجل الماسات.
    Burada da... yakutlar, safirler, zümrütler var. Open Subtitles هاهي الزمرد, الياقوت الأزرق والياقوت
    Nişan yüzükleri evlilik takıları, yakutlar... Open Subtitles خواتم للخطوبة أكاليل الزفاف، الياقوت الأحمر...
    Kalbimin bir nar gibi, yarılıp açıldığını hissettim sessizce küçük yakutlar, havada yaylar çizdi omzumdan sekenler Arnavut kaldırımı yola ateşböcekleri gibi saçıldılar. Open Subtitles أحسست بأن قلبي قد أنفتح علي مصرعية كـبذرة الرمان .. بدون صوت .. ،وبأن لآلئ الياقوت الصغيرة ..تشكل أقواس في السماء الصافية
    Kolyedeki yakutlar kan kırmızısıydı. Open Subtitles الياقوت الذي كان على القلاده كان احمر
    yakutlar. Open Subtitles الياقوت و الدماء الحمراء
    Para, yakutlar, elmaslar! Open Subtitles -النقود, الياقوت, الأحجار الكريمة
    Bunlar küçük yakutlar. Open Subtitles بِها القليلُ من الياقوت.
    Mücevherden kastı Hint elmasları, Burma yakutlar ve yumruk büyüklüğünde Kolombiya zümrütleri. Open Subtitles ..عندما نقولالجواهر،نعني . الماس هندي، ياقوت بورمي ...
    Elmaslar, yakutlar, zümrütler... Open Subtitles الماس ، ياقوت ، زمرد
    yakutlar gelecek fakat sizin panoramik pencereli toplantı salonu projesi ise hala hazır değil anladığım kadarıyla. Open Subtitles ( ياقوت) سيأتي! مشروع قاعة المؤتمرات ونافذتك ذات الرؤيةالشموليةليستجاهزةبعد!
    yakutlar, senin 3D pencerelerin yüzünden bütün güç devrelerinin değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Open Subtitles (ياقوت) قال ذلك ، "لأن كل طاقة نافذتك ثلاثية الأبعاد بحاجة إلى تغيير"
    "Altın, elmas ve yakutlar. Ayaklarınla üzerlerine basabileceksin. " Open Subtitles 'والذهب والماس والياقوت حتى القدمين يمكن ان يتازم عليهم
    yakutlar. Open Subtitles الماسات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more