Kafanı bu yalanlarla dolduran kişi, o iri Atrian mı? | Open Subtitles | هل ذلك الاتيري الضخم ملئ عقلك بكل هذه الأكاذيب ؟ |
Neyin doğru olup olmadığını bulmak için yalanlarla uğraşmak zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لا أتعامل مع الأكاذيب لأكتشف ماهو حقيقي وماهو مذيف |
Bu yalanlarla ilgili, biri içeri girince susulan gizli saklı konuşmalarla ilgili. | Open Subtitles | هذا بسبب الأكاذيب والأحاديث الهامسة التي تتوقف عند دخول أحد للغرفة |
Ne zamandan beri başarısız yalanlarla iletişim denemelerin benim suçum oluyor? | Open Subtitles | ومتى أصبحت محاولاتُكِ الفاشلة في التواصل بالكذب |
- Pekâlâ. Sizi ifadenizin yalanlarla dolu olmasıyla itham ediyorum. | Open Subtitles | اقول لك الآن, ان دليلك وشهادتك عبارة عن نسيج من الأكاذيب |
Söylediğime memnunum. yalanlarla yaşayamayız. | Open Subtitles | أنا سعيدة لاني أخبرتهم ، لا يمكننا العيش مع هذه الأكاذيب |
10 yıl böyle geçti, yalanlarla. | Open Subtitles | عشت عشر سنوات من هذه المعاناة عشر سنوات من الأكاذيب.. |
Onu, bir laboratuarda dizayn ettiler, şu anda sizin üzerinizde kullandığı yalanlarla beynini yıkadılar ki aileden ayrı yaşayamayasınız. | Open Subtitles | لقد صمموه في المختبر وقد غسلوا مخه بنفس الأكاذيب التي يملأ بها رؤوسكم... انكم لم توجدوا كفرع من عائلة |
... ve sizin üzerinizde kullandığı yalanlarla beyni yıkandı. | Open Subtitles | وقد غسلوا مخه بنفس الأكاذيب التي يمارسها عليكم |
Yalnızca yeni yalanlarla onlara zaman kazandıracaksın. | Open Subtitles | أنت تستمر في قول الأكاذيب وتجعلهم يكسبون مزيداً من الوقت |
Sırlar ve yalanlarla uğraşacak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا حقاً لا أملكُ الوقت للأسرار و الأكاذيب. |
Her gün yalanlarla ve yozlaşmayla mücadele ediyorum. | Open Subtitles | عليّ أن أتعامل مع الأكاذيب والفساد كل يوم. أنت تفهم، أليس كذلك؟ |
yalanlarla ileri gidebiliriz ancak asla geriye dönemeyiz. | Open Subtitles | بإمكاننا الإستمرار للأمام بالكذب ولكننا لن نتراجع أبداً. |
Sonra aklıma bu odanın yalanlarla ve sırlarla dolu olduğu geldi. | Open Subtitles | ثم بدأت التفكير هكذا وكأن الغرفة كلها مملوءة بالكذب والأسرار |
Kafanı yalanlarla dolduran bu kadını dinlememelisin. | Open Subtitles | لا يجب ان تستمع لتلك العجوز التي تملأ رأسك بالاكاذيب |
Seni kötü bir çalışanın söylediği çirkin yalanlarla etkilemeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول إقناعك بأكاذيب بغيضة من موظف مستاء |
O şakaları saklamak için söylenen uzun ve ustalıkla hazırlanmış yalanlarla olur. | Open Subtitles | ليس عبارة عن قول كذبات طويلة محبوكة باحتراف لتغطية مزحات أخرى |
yalanlarla dünyayı kurtaramazsın. | Open Subtitles | هذه أكاذيب لا تستطيع أن تنقذ العالم بالأكاذيب0 |
Bir daha asla bu yalanlarla gelme bana. | Open Subtitles | لا تقول لي ابداً هذه الاكاذيب مرة ثانية |
Bence bazı kadınlar yalanlarla yaşamaktan hoşlanıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ بعض النساء يفضلن أن يعيشوا الكذبة |
Sinir bozucu soruları cevaplama zahmetinden akla yakın yalanlarla kurtulmak mümkün. | Open Subtitles | إنّه سؤال بسيط، ولكم يسهل مراوغته بكذبة معقولة. |
Beni gerçekten de bu saçma sapan yalanlarla ayartmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل ستستمرين حقاً في محاولة التلاعب بي، بأكاذيبك الحمقاء؟ |
- Evet! Bu ilişkiye yalanlarla başlamayacağım. | Open Subtitles | أجل و يجب أن أبدأ هذه العلاقة بشكل واضح و صريح |
Seni her gün yalanlarla doldurarak daha akıllı bir hale gelip gelmeyeceğini ölçtüm. | Open Subtitles | اطيل حياتك يوما بعد يوم لارى اذا تعقلت |