| Seni doğduğun günkü gibi çıplak yürütürler şu bit önleyici şey yüzünden cildin yanarak ve yarı kör bir şekilde. | Open Subtitles | أنهم يسيرونك عار كما ولدتك أمك جلدك يحترق ونصف أعمى من هذه البودره |
| Birileri beşte yanarak can verecek ve laboratuvar da 11'de güm olacak. | Open Subtitles | شخص ما سوف يحترق حتى الموت فى الخامسة . و المختبر سوف ينفجر فى الساعة 11 |
| O kazada yanarak ölen bir de çocuk vardı. | Open Subtitles | بل.. فقد قتل صبي في الحادث احترق حتى الموت |
| -Annem bir yangında yanarak öldü. | Open Subtitles | زوجتي . توفيت أمنا بعد أن احترقت في النار |
| senin yerinde olsam bunu yapardım çünkü yanarak ölmek çok kötü bir ölüm şekli. | Open Subtitles | لو أني مكانك سأنتهزها لأن الموت حرقاً هي طريقه مؤلمه للموت |
| "İnsanlar yanarak öldü, çok kişi yakıldı." | Open Subtitles | ناس إحترقوا حتّى الموت ، العديد منهم أحترق |
| Yanlış anlaşıldılar. Sonuçta, oldukları şey yüzünden yanarak öldüler. | Open Subtitles | ومُساء فهمهم، وأخيرًا قُتلوا حرقًا بسبب هوياتهم. |
| Ayrıca yanarak havaya kanser tetikleyici madde salan plastik çöp kanıtları buluyorum. | TED | أيضا وجدت أدلة على قمامة بلاستيكية محروقة والذي يطلق دخانا مسببا للسرطان في الهواء. |
| İki adam sekiz saat içinde yanarak öldü. Tahminime göre bağlantılılar. | Open Subtitles | يحترق رجلان حتى الموت في خلال 8 ساعات أعقتد أنه توجد علاقة |
| Sevdiğin insanın yanarak ölüşünü izlemedin sen. | Open Subtitles | لم تشاهد الرجل الذي تحبه يحترق حتى الموت. |
| Birini yanarak ölürken izlemek mesela? | Open Subtitles | التي تحثّك على مشاهدة امرئ يحترق حتّى الموت؟ |
| Gömleğinin ortası yanarak delinmişti, bowling topu büyüklüğündeydi. | Open Subtitles | لقد احترق قميصه واصبح به ثقب بحجم كرة بولينج |
| O zamandan sonra, bir kadın ihtiyacı ile yanarak yaşadım. | Open Subtitles | ومنا هذه اللحظة وانا احترق احتيجا لأمرأة |
| Yeğeninizin o kazada yanarak ölmesinden dolayı tekrardan baş sağlığı diliyorum. | Open Subtitles | مرة أخرى , لقد قمت بتقديم تعازي الحارّة لابن أخيك الذي احترق حتى الموت. في هذه الحادثة السيئة |
| Yani ayak, vücuttan yanarak kopmuş, kesilmemiş. | Open Subtitles | مما يعني ان القدم احترقت بعيدا عن الجسم وليست مقطوعة |
| Sigara içerken uyuyakaldı ve yanarak öldü, tamam mı? | Open Subtitles | لقد توفيت و هي ممسكة بسيجارة و احترقت حتى الموت منذ فترة طويلة، حسناً؟ |
| Ailesinin çiftlik evinde yanarak ölen Patrick Darling'in eşinin. | Open Subtitles | زوجة باتريك دارلينج التي احترقت في منزل الاسره |
| Seagrave ve Cosgrove'u kızartan... her kimse, hem yanarak ölmeleri için, hem de... yangının kendiliğinden sönmesi için çok uğraşmış. | Open Subtitles | الشخص الذى أحرق "سيجريف" و"كوسجروف" بذل مجهوداً كبيراً ليتأكد أنهم سيموتون حرقاً وأن النار ستأكل نفسها بعد ذلك |
| Yedi masum insan, yanarak öldü. | Open Subtitles | المساكين هم الأشخاص السبعة الذين إحترقوا حتى الموت. |
| O bizle birlikteyken annesi öldü... babası delirdi ve yanarak öldü. | Open Subtitles | حين كانت معنا، انتهى العالم وماتت أمها، وفقد أبوها صوابه، ومات حرقًا. |
| İlk otopsim, yanarak ölmüş biriydi elleri bu şekilde kalmıştı. | Open Subtitles | اول تشريح جثة حضرته كان الضحية محروقة وكان يداي ملتفتين هكذا. |
| Güneşte yanarak ölmeden 30 blok koştum lan! | Open Subtitles | ركض 30 مبنى للوصول الى هنا قبل أنا أهوى حرقا الى الموت في الشمس |
| yanarak ölmeyi haketti o. | Open Subtitles | لقد إستحقّ الحرق حتّى الموت |
| Diğeri, iki yıl önce bir araba kazasında yanarak ölmüş. | Open Subtitles | في جزر البهاما والثاني مات محروقاً في حادث سيارة بعدها بإسبوعين. |
| Doğumgünümde hava saldırısı vardı ve arkadaşlarımın yanarak ölmelerini izledim. | Open Subtitles | لقد شنوا هجوماً مباغتاً على عيد مولدي عندما كنت في السابعة من عمري وقد شاهدت أصدقائي يحترقون حتى الموت |
| Şeytanın ateşleriyle yanarak | Open Subtitles | محترقا بنيران أورك |
| Ve diri diri yanarak kömürleşmiş cesetlerin dayanılmaz kokusu varmış. | Open Subtitles | ولكن الادخنة تتصاعد من المكان ورائحة الجثث المحترقة الكريهة للناس الذين احترقوا أحياء |
| Solaryumda yanarak. | Open Subtitles | حرق حتى الموت في دباغة السرير. |