Daha rahat olabilmesi için de her türlü şey yapılıyor. | Open Subtitles | وكل الرعاية التي يمكن اتخاذها يتم أتخاذها لراحة أفضل له |
Beğendiğiniz başka bebekler var ve her geçen yıl farklı bebekler yapılıyor. | Open Subtitles | هنالك دمى آخرى تحبونها و يتم تصنيع دمى جديدة في كل عام |
Yeni şehir merkezlerinde filizlenen kuleler, neredeyse daima beton ve çelikten yapılıyor ve camla kaplanıyor. | TED | الأبراج الجديدة في مراكز المدن التي تكون غالبًا مصنوعة من المعدن والخرسانة ومغطاة بالزجاج. |
Kahretsin ki, kitaplar bile burada bitkilerden yapılıyor. | TED | اللعنة، حتى الكتب هنا مصنوعة من النباتات. |
Tahta, birkaç kat boya, silgi ve bir uçtan oluşuyor, bu uç da grafit, kil ve sudan yapılıyor. | TED | فهو مصنوع من الخشب المغطّى ببضع طبقات من الدهان، مع ممحاة ولُبّ، وهذا اللب مصنوع من الجرافيت، والطين، والماء. |
Floransa yakınlarındaki bir sanatkar tarafından kişiye özel olarak elde yapılıyor. | Open Subtitles | هم كَانوا مصنوع باليد بشكل منفرد مِن قِبل صانعِ قُرْب فلورينس. |
Ve hatırlarsanız, bu kabloların yapımı insanlar tarafından sıfırın altında, aşırı soğuk bir havada yapılıyor. | TED | وتذكروا، أن ربط كل هذه الأسلاك يتم من طرف أناس في البرد القارس، في درجات حرارة دون الصفر. |
Peki ne yapılıyor? Bu kuşlar üzerine araştırma yapıyoruz. Üzerine sinyal vericiler koyuyoruz. | TED | إذن فما الذي يتم فعله؟ حسنا، إننا نقوم بدراسة حول هذه الطيور، نقوم بوضع أجهزة إرسال عليها. |
Günümüzde bu işlem, iğne ve şırınga yoluyla yapılıyor birçok aşının vücuda iletilmesi bu eski teknolojiyle, yani iğneyle sağlanıyor. | TED | الآن، الطريقة التي تعمل بها من خلال الأبرة والحقنة، معظم اللقاحات يتم توصيلها بتلك الطريقة بتلك الطريقة القديمة باستعمال الأبرة. |
Şöyle de ilginç bir şey var ki, günümüzde bilgi üzerine pek çok çalışma var ve neredeyse hepsi dil konusunda yapılıyor. | TED | الملفت للانتباه هو اليوم نحن نقوم بكثير من العمل على المعلومات، وأغلب هذا يتم في مجال لغوي. |
Doğru, makineler onları çoğaltıyor, ama orijinallerin tümü el ile yapılıyor. | TED | حسناً, هم يصنعونها, و لكن الأصليات كلها يتم إنتاجها عن طريق اليد. |
Ne öğrenmiyorlarmış? Farelere güvenme. Kediler camdan yapılıyor. | Open Subtitles | أن لا يثقوا بالفئران والقطط مصنوعة من الزجاج |
Bu sandiviç artık sandiviçlerden yapılıyor. | Open Subtitles | وهذه الشطيرة التي تأكلها مصنوعة من شطائر قديمة مصروفة. |
Yeniler paslanmaz çelikten yapılıyor. | Open Subtitles | السكاكين القديمة.فالجديدة مصنوعة من الفولاذ المقاوم للصدأ |
Östrojen? Heather, bunun için masum atlara eziyet ediyorlar. -Onların çişinden yapılıyor. | Open Subtitles | أستروجين , هيذر إنهم يعذبون أحصنة بريئة إنها مصنوعة من بولهم |
Bütün araştırmalarım gösteriyor ki Susuzluk baş vampirin kanından yapılıyor. | Open Subtitles | ابحاثي تقول ان العطش مصنوع من دماء زعيم مصاصين الدماء |
Yerel bir zanaatkar tarafından yapılıyor. | Open Subtitles | على شكل نيص مصنوع من طرف الحرفة المحلية للفنانين |
Hepsi Hindistan'da yapılıyor. O Hindu laflarının geldiği yerde. | Open Subtitles | ،جميعها مصنوع فى الهند حيث منشأ هذه القصائد الهندوسية المُقفاة |
Bu işin böyle yapılıyor olmasından hiç hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحبّ الطريقة التي يتمّ التعامل بها في هذا |
Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor; plastikten doğal materyallere, değişen kalınlıklarda nanofiberlere, az çok gözenekli süngerlere ve farklı yoğunluklarda jellere kadar. | TED | صُنعت هذه الدعامات من مجموعة مواد مختلفة، من البلاستيك إلى مواد مشتقة من الطبيعة، وألياف نانوية مختلفة السُّمك. والإسفنج الأكثر أو الأقل مسامية. والمواد الهلامية مختلفة الصلابة. |
Üç büyük görüşme Kaiser Wilhelm'in eski sarayında yapılıyor. | Open Subtitles | إجتماعات الثلاثه الكبار تقام فى القصر الرسمى |
Yine de seçim yapılıyor ve halk, yerel liderlerin istediği yönde oy kullanıyor. | Open Subtitles | ثم تُجرى انتخابات على أي حال والناس يصوتون بتوجيهات من القادة المحليون |
Umut vadeden ilaçları test edebileceksiniz, ama asıl araştırma burada yapılıyor olacak. | Open Subtitles | سوف تختبر ميدانيًّا أيّ أدويةٍ واعدة، ولكن البحث الفعليّ سوف يُقام هُنا |
Binlerce sıtma araştırması yapılıyor. | TED | ويجرون بحوثًا كثيرة في مجال الملاريا |