yapılabilecek en kötü röportaj, mütevazı kimselerle yapılandır. | TED | أسوأ نوع من المقابلات يمكنك إجراءه هو مع الأشخاص المتواضعين. |
Bir asker için yapılabilecek en kötü suçlama firardır. | Open Subtitles | بالنسبة لرجل عسكري الهروب هو أسوأ اتهام يمكنك الحصول عليه |
Onun üstüne bir de buradaki herkesin kalıcı düşmanı olurum çünkü buralarda yapılabilecek en kötü şey bu tarz bir davranış. | Open Subtitles | لأن الوشاية هي أسوأ ما قد تعرف به هنا يا صاح |
Bu yapılabilecek en kötü şey olurdu. | Open Subtitles | لكان ذلك تصرفاً أحمق |
Bu yapılabilecek en kötü şey olurdu. | Open Subtitles | لكان ذلك تصرفاً أحمق |
Bir profesör tüm prosedürümü okudu, nasıl zamanı bulduğunu bilmiyorum, ve her bir basamağın neden yapılabilecek en kötü hata olduğunu açıkladı. | TED | أستاذ واحد فحص كل الاجراءات التي اتبعتها بدقة -- وحقاً لا أعرف كيف وجد كل هذا الوقت -- فحص وشرح كيف أن كل خطوة قمت بها كانت أسوأ خطأ ممكن أن أقوم به. |
Bu bize yapılabilecek en kötü şakaydı. | Open Subtitles | ... كانت تلك أسوأ نكته على الاطلاق |
Bu yapılabilecek en kötü tercih Albay. | Open Subtitles | إنها أسوأ إختيار ممكن يا نقيب |