24 kavşak için yapılan bir çalışma trafik lambası olan bir kavşağın döner kavşağa çevrilmesiyle kazaların %40 oranında azaldığını | TED | هناك دراسة على 24 تقاطع وجدت أن الحوادث انخفضت 40 بالمئة بعد تحويل إشارة المرور إلى دوّار. |
Bekaret testinin saçmalığı 36 hamile genç kızın üzerinde yapılan bir çalışma ile sergilenmiştir. | TED | إن عبثية الكشف عن العذرية تتجلى في دراسة أجريت علی 36 مراهقة من الحوامل. |
Bunun çok etkileyici bir örneğini vereceğim, kişisel emeklilik planlarıyla ilgili yapılan bir çalışma bu. | TED | سأعطيكم مثالاً مبالغاً على ذلك، في دراسة أجريت على الاستثمارات في خطط التقاعد التطوعي، |
yapılan bir çalışma, İslam ve Müslümanlarla ilgili haberlerin %80'inin olumsuz olduğunu göstermiştir. | TED | وجدت دراسة أن 80% من التغطيات الإخبارية عن الإسلام والمسلمين سلبية. |
Deneyimli golfçüler üzerinde yapılan bir çalışma topun uçuşuna odaklananların kollarının hareketine odaklananlardan kısa atışlarda daha iyi olduğunu gösterdi. | TED | كشفت دراسة على لاعبي الغولف المحترفين أن أولئك الذين ينفذون ضربات رقيقة ويركزون على الكرة أثناء طيرانها يكون أداؤهم أفضل بكثير من أولئك الذين يركزون على حركات الذراعين |
Yakın zamanda Stanford Üniversitesi'nde insanların önem vermesi ile ilgili yapılan bir çalışma, yıllardır duyduğumuz bir şeyi doğruladı: Fikirler, daha fazla bilgi sayesinde değil empati uyandıran deneyimler sayesinde değişir. | TED | دراسة نشرت مؤخرا من قبل جامعة ستانفورد عن علم ما يجعل الناس يهتمون يؤكد ما كنا نسمعه لسنوات: لا تتغير الآراء بكثرة المعلومات، بل بتجارب محفزة على التعاطف. |
2014 yılında yapılan bir çalışma 8 ve 9. sınıf öğrencilerinin %57'sinin "Bilim bana göre değil." dediğini gösterdi. | TED | أظهرت دراسة أجريت عام 2014 أن 57% من طلاب الصف الثامن والتاسع قالوا: "العلم لا يمثلني." |
Örneğin, siyahi gençler üzerinde yapılan bir çalışma küçük yaşta yüksek derecede ayrımcılığa maruz kaldığını belirtenlerin stres hormonlarının, tansiyonlarının ve kilolarının 20 yaşında daha yüksek olduğunu buldu. | TED | فعلى سبيل المثال، وجدت دراسة حول المراهقين السود الذين قاموا بالإبلاغ عن تجارب حادة من العنصرية خلال مرحلة المراهقة عانوا من مستويات عالية من هرمونات التوتر، و ضغط الدم وزيادة في الوزن في سن العشرين. |
ABD'de de 171 büyük şehirde yapılan bir çalışma beyazların siyahlarla eşit koşullarda yaşadığı bir tane şehrin dahi olmadığını ve beyazların şehirlerde yaşadığı en kötü bölgelerin bile ortalama siyahi bir yerleşimden daha iyi olduğunu ortaya koydu. | TED | استنتجت أحد البحوث التي قامت على دراسة 171 من أكبر المدن في الولايات المتحدة عدم وجود مدينة واحدة موازية لظروف أقرانهم من السود، وأن أسوء البيئات الحضارية التي يعيش فيها البيض تعتبر أفضل بكثير من البيئات التي تعتبر مناسبةً نوعاً ما لمجتمعات السود. |