Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. | TED | نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها. |
Kabuğu çekiçle uzaklaştırırsanız o zaman tuzun yapısını bile görebilirsiniz. | Open Subtitles | ، و لو واصلت طرقه وقتها سيمكنك رؤية بنية الملح |
Belki bir zamanlar şirkette herkesin psikolojik yapısını anlıyordun ve istediğin sonucu almak için hangi görevi kime vermen gerektiğini biliyordun. | Open Subtitles | ربما كنت يوماً ما تفهم البنية النفسية لكل من في الشركة حين كنت تعلم لمن تولي أي مهمة لتحقيق النتيجة المرجوة |
Onun laboratuvarında çalışırken memeli hayvanların genetik yapısını öğrendim ve test ettim. | TED | أثناء العمل في مختبر دكتور تشرش، بدأت في تعلم إجراء التجارب على البنية الوراثية للثدييات. |
Öyle ki, bir tek kadını incelemek suretiyle bütün bir ülkenin yapısını ve ideolojisini okuyabiliyordunuz. | TED | ذلك بطريقة ما ، من خلال دراسة امرأة، يمكنك قراءة تركيبة وفكر البلاد. |
Organizmaların moleküler yapısını çalışmak, ...el yapımı sanat işleri, büyük nesnelerin içini görmek. | Open Subtitles | دراسة التركيب الجزيئي للكائنات الحية تحديد عمر التحف الأثرية و إختراق الأجسام الكبيرة |
Bu durum bizim, atomun yapısını anlamamız için önemli bir yere yönelmemizi sağladı. Atomlar, tek bir çekirdeğin etrafında dolanan elekronlardan oluşur ve | TED | هذه الملاحظات ، ساعدة في فهم تركيب الذرة لأنها شرحتها كالتالي الذرة مكونة من نواة واحدة و إلكترونات تدور حولها |
Üzerinde çok düşündüğümüz şeylerden biri, vücuttaki dokuların yapısını gerçekten anlamak. | TED | ولذلك فإن أحد الأشياء التي نفكر بها كثيراً هو في الحقيقة محاولة فهم بنية وهيكل الأنسجة في الجسم. |
Ve siz de, ilk önce incelemenin yapısını göreceksiniz ve sonra galaksilerin yapısını görmeye başlayacaksınız burada gördüğümüz bu. | TED | وسترون في البداية بنية المسح ومن ثم ستبدؤون برؤية بنية المجرات التي نراها هناك في الخارج. |
Ve diğeri elbette, doğum kontrol hapı, basit bir şekilde, toplumun yapısında, kadının rolünü değiştirip onlara üreme seçimi yapabilmeleri konusunda imkan sağlayarak toplumun yapısını tamamen değiştirmiştir. | TED | والثاني هو ، بطبيعة الحال، حبة منع الحمل، التي، بأسلوبٍ بسيطٍ للغاية، غيرت بنية المجتمع بصفةٍ جذرية بتغيرها دورالمرأة فيه بمنحها إياهن إمكانية الإختيار في المسائل التناسلية. |
Tanrıların güç yapısını sonsuza dek belirleyecek bir andır. | Open Subtitles | والتى ستحدد وللأبد, بنية السلطة لدى الألهه |
Sentetik biyolojinin, bir organizmanın özellikle kendimizin genetik yapısını değiştirmede kullanılması hakkında değerler ve ahlaksal olarak bazı kuşkular yok değil. | TED | استخدام البيولوجيا التركيبية لتغيير البنية الجينية لأي كائن حي، خاصة جيناتنا، لا تخلوا من المعضلات الأخلاقية. |
O hâlde beyne bakma yetimizi güçlendirmek, beynin gerçek ve temel yapısını görmek istiyorsak, elimizdekilerden daha gelişmiş teknolojilere ihtiyacımız olacak. | TED | وبالتالي فإذا أردنا أن نجعل قدرتنا على رؤية الدماغ أكثر قوة، للوصول إلى البنية الأرضية الحقيقية، فسنحتاج إلى تقنيات أكثر تطورا. |
"Ayrıca yağmurun, yolun yapısını bozduğu sanılıyor." | Open Subtitles | انه يعتقد ان الامطار تقوم بتخريب البنية التحتية لطريق |
Sovyetler seri üretimini yaparsa bu dünyanın yapısını değiştirir. | Open Subtitles | إذا تمكن السوفيات من إنتاجه بكميات كبيرة قد يغير ذلك تركيبة عالمنا |
Farklı türlerin kısmen de olsa farklı kolajen yapılarına sahip oldukları ortaya çıkıyor, yani bilinmeyen bir kemiğin kolajen yapısını alırsanız onu bilinen türlerle karşılaştırabilirsiniz ve kim bilir, belki de bir eşleşme bulursunuz. | TED | وتبين أن مختلف الأصناف لديها هياكل من الكولاجين مختلفة قليلا، إذا حصلت على تركيبة كولاجين من عظام غير معروفة، يمكنك مقارنتها مع الأصناف المعروفة، ومن يدري، قد تحصل على تطابق. |
Pekala, makine, her bileşiğin moleküler yapısını çözümler... | Open Subtitles | حَسناً، تُحلّلُ الآلةَ ، التركيب الجزيئي لكُلّ مُركّب |
Atomun yapısını inceleyerek, iki yeni kuvvet daha keşfettiler. | Open Subtitles | بتقصِّى تركيب الذرات اكتشفوا قوتان أُخرتان |
Teori şuydu alkol yasağı alkolikliği azaltacak ve Amerikalılar'ın ahlaki yapısını gelişecekti. | Open Subtitles | كانت النظرية تقول تجريم بيع الكحول لـ التخلص من الإدمان الحاصل بسببها وذلك من شأنه أن يزيد من الاخلاق |
Yapısı, sonsuz artan bir şekilde, herşeyin yapısını içinde barındırır. Evrendeki diğer bir çok yer değil, burası | TED | بنيته تحتوي، بدقة متزايدة، هياكل كل شيء. |
İşte böbrek yapısını basan yazıcı tam burada. işte görüyorsunuz. | TED | هذه هي الطابعة الفعلية الآن، وقد كانت تقوم بطباعة هيكل الكلية الذي ترونه هنا. |
DDT'ye maruz kalmanın, gelecek nesiller için bilinmeyen sonuçları olan genlerin yapısını değiştirebileceğini ileri sürdü. | TED | كما أفادت أنّ التعرض للدي دي تي قد يشوّه التركيبة الجينية، مع عواقب مجهولة للأجيال المقبلة. |
Patlamada kimyasal yayılım vücudun genetik yapısını değiştirir, | Open Subtitles | الإنتشار الكيميائي نتيجة الإنفجارِ عدّلْ التركيبَ الوراثيَ للجسمِ |
Ünlü kimyager August Kekule de tıpkı bu şekilde benzen molekülünün yapısını keşfetmişti. Bu nedenle bazen bir sorunun en iyi çözümü uyumaktır. | TED | كذلك حول كيفية اكتشاف أوغست كيكوله الكيميائي الشهير هيكلة ذرة البنزين ولهذا السبب يعتبر أحياناً أن أفضل حل للمشاكل هو أن ينام عليها. |