"yapamıyoruz" - Translation from Turkish to Arabic

• أن نفعل
• يمكننا فعل
• نستطيع فعل
• يتبلو فى

Çay salonundayken, konuşmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
أما في صالون الشاي , فلن يكون بوسعنا أن نفعل شيئاً سوى أن نتحدث

- Bunu kitabına uygun yapamıyoruz belki, ...ama bizde politika oynayabiliriz.
لا نستطيع أن نفعل هذا بطريقة مشروعة لكن يمكن أن تلعب السياسة أيضا

Hiçbir şey yapamıyoruz. İstiyoruz ama henüz erken.
لا يمكننا فعل شيء، نود ذلك حقاً، ليس بعد

Bu düğünü o sirk palyaçoları ve politikacılar olmadan neden yapamıyoruz?
حبيبي ، لما لا يمكننا فعل ذلك؟ تعرف ، أن نقوم بالألتزام تجاه بعضنا البعض بدون السيرك والسياسة ؟

Sen sana düşeni yapana kadar biz bir şey yapamıyoruz.
لا يمكننا فعل أي شيء حتى تقوم بإتمام دورك

"Elser, bir bomba yap ve Hitler'i havaya uçur çünkü bunu biz yapamıyoruz."
إيلسر إصنع قنبلة لتفجير هتلر من أجلي ، فنحن لا نستطيع فعل ذلك

Adam ağzımıza sıçıyor ve hiçbir şey yapamıyoruz.
إنه لم ينتهى إنه يتبلو فى وجوهنا ونحن نتقبل هذا

Üzgünüm, pasaport olmadan işlem yapamıyoruz.
الذهاب بعيدا، ونحن لا نستطيع أن نفعل أي شيء بدون جواز سفر.

Evet, ne yazık ki canımızın istediği her şeyi yapamıyoruz.
أجل، حسناً، لكن للأسف لا يمكننا أن نفعل أيّ ما نريده.

Neden burada yapamıyoruz her şeyi?
لم لا يمكننا أن نفعل كل شيء هنا ؟

Birinden biri olmadı mı yapamıyoruz.
لا نستطيع أن نفعل ذلك من دون الآخر

Bir şey yapamıyoruz çünkü hiç kimse Owen Lynch'in nerede olduğunu bilmiyor.
لانستطيع أن نفعل شيئاً لأنه لايوجد (من يعلم بمكان (أوين لينش

Bunu yapamıyoruz artık, dava ediliyoruz.
لا يمكننا فعل هذا بعد الآن دعوى قضائية

- Evet, bu günlerde bunu yapamıyoruz.
حسناً، لا يمكننا فعل هذا هذه الأيّام

Herif gözümüzün önünde 7 kişiyi indirdi ve hiçbir şey yapamıyoruz.
أباد هذا الرجل سبعة أشخاص أمامنا ولا يمكننا فعل شيء...

Evet, bir şeyleri yapamıyoruz.
.أجل، لا يمكننا فعل هذه الأشياء

Onlar için burada bir şey yapamıyoruz zaten.
لا يمكننا فعل شيء لهم هنا

Bunu, onlar için biz yapamıyoruz. Kendilerinin yapması gerekiyor.
لا نستطيع فعل ذلك للذرات بأنفسنا. لكن يجب عليها أن تفعل ذلك بنفسها.

Üzgünüm çünkü o şeyi yapamıyoruz.
إنّني مُستاء لأنّنا لا نستطيع فعل ذلك.

Henüz işini tamamlamadı. Adam ağzımıza sıçıyor ve hiçbir şey yapamıyoruz.
إنه يتبلو فى وجوهنا ونحن نتقبل هذا