Çok kötü bir şey yapmak üzere, bana inanmak zorundasın! | Open Subtitles | لا، إنه على وشك القيام بعمل مرعب، عليك أن تصدقني |
Silahın güvenliği, yapmak üzere olduğumuz şey için çok kritik. | Open Subtitles | سلامتهُ هو أمرٌ حاسمٌ لمَا نحنُ على وشك القيام به. |
Tavan yapmak üzere olan küçük bir yazılım şirketi var. | Open Subtitles | هناك شركة برمجيّات صغيرة على وشك أن يرتفع سعر أسهمها عالياً |
Size yapmak üzere olduğumuz şey babalarınıza, onların babalarına ve atalarınızın hepsine yapıldı. | Open Subtitles | ما نحن على وشك فعله بكم، حدث لآبائكم، وأبائهم من قبلهم وكل أجدادكم |
Muz standında. Çok sorumsuzca bir şey yapmak üzere. | Open Subtitles | انه فى كشك الموز و هو على وشك فعل شئ غير مسئول |
Birisi ne yapmak üzere olduğunu söylemez. | TED | أحدهم لا يقول للآخر ما هم على وشك القيام به. |
Kanlar içindeydi, yapmak üzere olduğunu şeyi anlattı ve benden izin alması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | وقد غطت انه في الدم وكان يقول لي ما كان على وشك القيام به |
yapmak üzere olduğunuz şeyi anlayınca engelleyici önlemler almak zorunda kaldık. | Open Subtitles | وحين اكتشفنا ما أنتم على وشك القيام به كنا مضطرين إلى القيام بإجراءات وقائية |
Söyleniyor ki, az sonra yapmak üzere olduğumuz çıkartma operasyonu, oldukça zor. | Open Subtitles | ماعلي قوله , عملية الإستخراج التي نحن على وشك القيام بها, صعبة لأبعد الحدود, |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi duruyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأَ كبيراً |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأً كبيراً |
Hata yapmak üzere olan bir adam gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | انك تبدو كرجل على وشك أن يرتكب خطأً كبيراً |
yapmak üzere olduğumuz için beni affedebilecek misin? | Open Subtitles | هل تستطيع المغفرة لي فيما نحن على وشك فعله |
yapmak üzere olduğum şeyin bir parçası olamazsın. | Open Subtitles | الذي أنا على وشك فعله لا يمكن أن تكون مشاركاً فيه |
yapmak üzere olduğum şey çok saçma ve mantıksız ama iç güdülerime güveniyorum. | Open Subtitles | ما أنا على وشك فعله ليس منطقي ولا عقلاني انه مجرد حدس |
Evet, insanlar genelde bana bir şey yapmak üzere oldukları zaman böyle der. | Open Subtitles | صحيح، عادة ما يقول الناس ذلك لي حين يكونون على وشك فعل شيء بي |
Hayatındaki en büyük hatayı yapmak üzere. | Open Subtitles | إنه على وشك فعل أكبر خطأ في حياته |
Şirketimiz bir kimyasal bileşik üzerine toksikolojik araştırmalar yapmak üzere tutulmuştu. | Open Subtitles | تمّ تعيين شركتنا للقيام بتحاليل كشف عن السموم لثمّة مركّب كيميائي |
Bodrum katında çürüyüp giden iki kız var bir tanesi doğum yapmak üzere tabii önce adam onu döverek öldürmezse. | Open Subtitles | هناك فتاتين تتعفنان في القبو واحدة منهن على وشك ان تلد إن لم يقم ذلك الرجل بضربها حتى الموت أولا |
yapmak üzere olduğumuz şey, çok büyük. | Open Subtitles | ما نحن بصدد القيام به هو أمر هائل |
Ne yapmak üzere olduğunuzu görmek için sessiz kaldım. | Open Subtitles | احتفظتُبشكوكيوانتظرت... حتى أرى ما الذي ستقدمون عليه ... . |
Cesede gayrı resmi bir otopsi yapmak üzere olan bir tıp doktoruyum. | Open Subtitles | أنا طبيب طبي أوشك أن يؤدّي غير مخوّل إجراء على الجسم. |
Ethan, yapmak üzere olduğun şey bir günahtır. | Open Subtitles | إيثان)... أنت مقدم على فعل خطيئة) |
yapmak üzere olduğum şey için de onu çok iyi tanıyan birinin sezgileri lazım. | Open Subtitles | و ما أنا على وشك الشروع فيه يتضمن المعرفة العميقة لشخص يعرفها جيدا |
Alicia, eğer Jim Moody'nin ne yapmak üzere olduğunu bilseydim, ...neden bu sandıkları men etmeni senden isteyeyim? | Open Subtitles | آليشيا)، إن كنت اعلم ماكان ينوي له (جيم مودي)، لم عساي أطلب منكِ لتقصي تلك الإقتراعات؟ |
Kız kardeşim hayatının en büyük hatasını yapmak üzere ve ben hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | أختي طفل على وشك اتخاذ أكبر خطأ في حياتها , وليس هناك شيء يمكنني القيام به حيال ذلك. |
Ne yapmak üzere olduklarının farkında mısın? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة عما سيقومون بفعله بهم هناك ؟ |