O dedi ki 'Tahmin yapmak zor,' 'özellikle gelecek hakkında.' | TED | لقد قال:"إنّه من الصعب أن نقوم بتنبّؤات، خاصّة عن المستقبل." |
Seçim yapmak zor ama herhalde çok eski hayranları olduğum için | Open Subtitles | فإنه من الصعب أن تختار، ولكن أود أن أقول، |
-Bir sürü yeni iş yapmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن يقوموا بالكثير من العمل الجديد بالنسبة إليهم |
yapmak zor ama, ben başardım. Nerelerdeydin? | Open Subtitles | سيكون من الأصعب بوجود قاطعة عشب، ولكنني فعلتها |
yapmak zor ama, ben başardım. | Open Subtitles | سيكون من الأصعب بوجود قاطعة عشب ، ولكنني فعلتها |
Sen bakarken yapmak zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب القيام بذلك بينما أنتِ تقفي هنا تشاهدين. |
Bir şeyi mükemmel yapmak zor, ama buna değiyor. | Open Subtitles | من الصعب القيام بشيء كامل و لكنه يستحق ذلك |
İşte, bunu yapmak zor, bu yüzden bazı teknolojiler geliştirmek zorundaydık. | TED | حسنا, من الصعب فعل ذلك, لذلك كان علينا أن نحدث تكنولوجيا. |
Karanlıkta bir şeyler yapmak zor, değil mi? | Open Subtitles | من الصعب فعل ذلك فى الظلام ، أليس كذلك ؟ |
İki işi bir arada yapmak zor - bir kaşif ve bir iş adamı olmak. | Open Subtitles | أنه لمن الصعب أن تفعل الأمران معا. مخترع ورجل أعمال معا. |
Gerçi, parmaklarının hepsi olmadan eskiz çizmek ve maket yapmak zor olurdu. | Open Subtitles | إلا أنه قد يكون من الصعب أن ترسم المخططات وتبني النماذج بدون أصابعك كلها |
Boş tehditler savurup aynı zamanda iyi adam rolü yapmak zor olsa gerek. | Open Subtitles | لا بد أن يكون من الصعب أن تساوي تهديدات فارغة وتتظاهر أن تكون رجل جيّد في نفس الوقت. |
Sen yanımdayken olmam gereken kişi olup yapmam gerekenleri yapmak zor. | Open Subtitles | من الصعب أن أكون شخصاً كهذا الذي هو عليّه الآن، و أن أفعل أشياء التي أضطر للقيام بها بينما أنتِ برفقتي. |
Ahırdan profesyonel bir onarım işi yapmak zor yani ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | من الصعب أن تكون محترفا للقيام بإصلاح الحظيرة فما رأيك؟ |
İyi bir anlaşma yapmak zor. | Open Subtitles | من الصعب القيام بفعل خير، انظروا إلى فاعلي الخير المحترفين... |
Tilly oradayken bunu yapmak zor olacak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب القيام بذلك في وجود (تيلي) هناك |
Bilirsin. Matador pantolonu içinde yapmak zor ama... | Open Subtitles | كما تعلم، من الصعب فعل ذلك في هذا البنطلون الأسباني ، ولكن |
Bunu yapmak zor. | Open Subtitles | -لاحظت ذلك للتوّ . -هذا صعب. من الصعب فعل ذلك . |