Bunu yapmanın bir yolunu bulsam bile, Mello böyle bir zamanda bana cevap vermeycektir. | Open Subtitles | على الرغم من أني لدي طريقة لفعل ذلك ، ميلو لن يرد في وقت كهذا |
Binada gözümüz yoksa bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | إذا لم تكن لدينا جواسيس في المبنى، لا بد أن نجد طريقة لفعل هذا الأمر. |
Bu işi tek başıma yapmanın bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | سأعثر على طريقة لفعل هذا بمفردي |
İmkansız olanı yapmanın bir yolunu buldunuz. | Open Subtitles | ووجدتم طريقة لفعل المستحيل حقاً |
Eğer Castle'ı öldürmek istiyorsa, bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır. | Open Subtitles | لو أراد قتل (كاسل)، فإنّه سيجد طريقة لفعل ذلك. |
Urca altın avına son vermesi ise, ona olan güvenime ihanet olurdu bunu yapmanın bir yolunu bulurdu, aldatmayla, zor kullanarak kim bilir başka ne şekilde. | Open Subtitles | (قراره بأن يوقف البحث عن ذهب الـ (أوركا اللحظة التي سيقرر بها ...لمصلحته كي يخون ثقتي بأنه سيجد طريقة لفعل ذلك |