| Gerçi Hank demişti ki dışarı çıktığında David Amca'nız için yaptığınız gibi bana da işe başlamam için biraz para verebilirmişsiniz. | Open Subtitles | أنا أريد مساعدتك فقد أخبرني هانك أنه بإمكانك إعطائي بعض المال كما فعلت مع عمك ديفد حين خرج من السجن أيضاً |
| Belki Sons of Thunder'a yaptığınız gibi bize de birşeyler ayarlarsınız diye düşünmüştük. | Open Subtitles | ونأمل فى ان تساعدنا كما فعلت مع زى سنذ او ثاندر |
| Teğmen Archer'a yaptığınız gibi... onu barakadan çıkaralım ve... göğsüne 2 kurşun sıkalım. | Open Subtitles | لنطلق رصاصتين فى صدره كما فعلت مع الملازم آرشر |
| Büyük bir süpriz parti ayarlamayı düşünüyorum sizin bana yaptığınız gibi. | Open Subtitles | أريد أن أقيم لهما حفل مفاجيء كبير كما فعلتم أنتم لأجلي |
| 5 yıl önce yaptığınız gibi adımı kirletirseniz sizinle temasa geçeceklerdir. | Open Subtitles | إن قمتم بتلطيخ إسمي بالامر كما فعلتم قبل 5 سنوات سيكلموكم |
| Sizin yetersiz inancınızla yaptığınız gibi tanrının mucizeleri hakkında soru sorup, alay etmem. | Open Subtitles | إننى لا أشك ولا أهزأ من معجزات الرب كما تفعل أنت يا ذا الإيمان الضعيف |
| Onu ya vururuz, Teddy Sanchez gibi... veya İngiltere'de yaptığınız gibi asarız. | Open Subtitles | اما ان نطلق عليه النار كما فعلنا مع تيدي سانشيز او نشنقه كما تفعلون في انكلترا |
| Korkarım ki, Eşitlikçilere yaptığınız gibi, bizleri de ezmek niyetindesiniz. | Open Subtitles | أخشى أنك تود أن تسحقنا كما فعلت بالإشتراكيين |
| Bir zamanlar Kral Arthur'a yaptığınız gibi bize de büyünüzle yol göstereceğinizi umuyoruz. | Open Subtitles | نحن نأمل ان تستخدمى سحرك لتقودنا كما فعلت مع الملك آرثر |
| Ama sonra döndünüz. Yıllarca yaptığınız gibi ona işkence ettiniz. | Open Subtitles | ،وبعد ذلك قد عدت لكي تعذبه كما فعلت كل تلك السنوات |
| Giles Corey'e yaptığınız gibi benim de başımı ölene kadar ezecek misiniz? | Open Subtitles | تسحقنى حتى الموت كما فعلت مع جايلز كوري؟ |
| Beyniniz, vücudunuzun sıkıntılı olarak algıladığı o hisler için bir açıklama bulmaya çalışıyor, tıpkı baştaki görselle yaptığınız gibi. | TED | يقوم دماغك بالبحث عن إجابة لهذه المشاعر في جسدك والتي تعرّضت لها كشعور بالبؤس، كما فعلت في تلك الصورة المملوءة بالنقاط. |
| Yani bebekken yaptığınız gibi, şimdi de mi reddediyorsunuz onu? | Open Subtitles | إذا أنت تتبرئين منها الان كما فعلت سابقا عندما كانت طفلة؟ استرديها من تلقاء نفسك! |
| Tıpkı her zaman yaptığınız gibi tıpkı her zaman acı çekenlere güldüğünüz gibi | Open Subtitles | لكن الجميع سوف يرى هذا الرعب، كما فعلتم في هذا الرواق. كما أنكم ستكونوا جالسون هنا ومتألمون كما جلبتم لنا ذلك من قبل. |
| "Sunduğu..." "Nereye gittiğini?" Ve sizler de, daha önce yaptığınız gibi, yuhalayıp, gülün. | Open Subtitles | وأنتم اضحكوا واستهجنو عليهم كما فعلتم مع ستيفن من قبل |
| Neden diğer "sefil" askerler sizin yaptığınız gibi kaçmadı söylesene? | Open Subtitles | "ميكي" اخبرنا لماذا لم يقم الآخرون بالخروج كما فعلتم ؟ |
| Geçen sefer yaptığınız gibi, her şeyi batırırsanız sizden nefret ederim. | Open Subtitles | سأشعر بالأسف نحوكم يا رفاق اذا اخفقتم مرة آخرى، كما فعلتم بالمرة الماضية |
| O zaman lütfen, şu anda yaptığınız gibi onu izlemeye devam edin. | Open Subtitles | رجاء استمر بمراقبته كما تفعل في الوقت الحاضر |
| ya da her zaman yaptığınız gibi mi yaptınız? | Open Subtitles | أو هل سألتها أنت لتطمئن عليها كما تفعل دائماً؟ |
| Yani neden herkese bir iyilik yapıp önemli işleri bana bırakmıyorsunuz? Her zaman yaptığınız gibi. | Open Subtitles | لذا لمَ لا تُسدي للجميع معروفا وتترك الأعمال الشاقة لي، كما تفعل دوما؟ |
| Her zaman yaptığınız gibi beni ezip geçmenize izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولن ادعكم تحبطونني كما تفعلون دائماً |
| Boktan bir dünya çünkü gençler yaşlıları eziyor yaptığınız gibi! | Open Subtitles | عالم قذر يسمح للصّغير بالإعتداء على الكبير مثلما تفعل أنت |
| Karınıza yaptığınız gibi patronunuza neden karşı koymadınız? | Open Subtitles | لِمَ لمْ تواجه رئيس عملك كما فعلتَ مع زوجتك؟ |