Ama aslında Yaptıkları şey bugün teknoloji ile nelerin mümkün olduğunu gösteriyorlar. | TED | لكن في الواقع ما يقومون به هو أنهم يظهرون ما هو ممكن من التكنولوجيا اليوم. |
Yaptıkları şey, bizi psikologların ortak gerçeklik dedikleri şeye davet etmek. | TED | ما يفعلونه هو دعوتنا إلى ما يسميه علماء النفس الواقع المشترك. |
Onlara böyle diyoruz, çünkü Yaptıkları şey bu. - Onun kalbini kim kazanacak? | Open Subtitles | هذا ما سندعوهم به لأنهم هذا ما يفعلون |
Çin, Rusya ve bir çok ülke sanal saldırı yeteneklerini arttırmaya çalışıyor kesinlikle Yaptıkları şey bu. | TED | في الصين و روسيا و في العديد من الدول الأخرى و التي تشهد أعمال قرصنة على الانترنت، هذا ما يفعلوه بالتحديد. |
Yaptıkları şey benim için çok ilham verici çünkü şuanda sahip olduğumuzun dışında bir ekonomik modelin de mümkün olduğunu ispat ediyor hepimizi sömüren bu modelin dışında. | TED | وما يفعلونه يلهمني كثيرًا، لأنهم يقدمون بديلًا للشركات المتواجدة الآن، التي تستغلنا جميعًا. |
İlk Yaptıkları şey, bu alan ile ilgili politik yetki sınırlarını belirlemekti. | TED | أول ما فعلوه كان التعرف على تخصص السلطة القضائية التي تتبعها هذه المساحة الفارغة. |
Ve Yaptıkları şey müzenin ziyaretçilerini saran boşluğun kalitesini artırmak üzere dahili inşa elementi yaratmaktı. | TED | وما فعلوه انهم أنشأوا مبنى متكامل من اجزاء لتحسن مدى المسافات والمساحات التي تحيط زوار المتحف. |
Sessizce geçmek için Yaptıkları şey bu. | Open Subtitles | فهذا ما يقومون به حتى يمروا بسكون |
Yaptıkları şey mükemmel. | Open Subtitles | رائع ما يقومون به. |
Yaptıkları şey mükemmel gerçekten. | Open Subtitles | رائع ما يقومون به |
Yaptıkları şey kan örneği almak ve değişik hormonları incelemek. | Open Subtitles | ما يفعلونه هو أخد عينة من الدم ويحللون الهرمونات المختلفة. |
Odaya girer girmez Yaptıkları şey vücudunu ve kafanı tepeden tırnağa yıkamak. | Open Subtitles | ما يفعلونه بمجرد دخولك الغرفة هو غسل جسمك و رأسك بطريقة جيدة |
Yaptıkları şey şu: Temiz plastik şişeleri alıyorlar ve içini bu fotokatalitik kaplamayla kaplıyorlar. | TED | ما يفعلونه هو أخذ زجاجات مياه بلاستيكية و تغطيتها من الداخل بحفاز ضوئي. |
Askeri sevkiyatlarla Yaptıkları şey bu. | Open Subtitles | هذا ما يفعلون في التثبيت العسكري |
Nate, Yaptıkları şey bu, tamam mı? | Open Subtitles | ...نايث)، هذا ما يفعلون) |
Onlar avlanır ve öldürür. Yaptıkları şey bu. | Open Subtitles | ، هم يطاردون و يقتلون هذا ما يفعلوه |
Güzel, değil mi? Yaptıkları şey? | Open Subtitles | ما يفعلوه شيء جميل, صحيح؟ |
Yaptıkları şey, Hintlileri her türden sıra dışı yollarda güçlendiriyor. | TED | وما يفعلونه يمكن الهنود في شتى الطرق المذهلة |
Bu çocuklardan ben sorumluyum Yaptıkları şey yanlıştı biliyorum. | Open Subtitles | أنظر. أنا مسئول عن هؤلاء الأولاد .وأعرف أنا ما فعلوه خطأ |
Orada Yaptıkları şey ise, ağı, arkamda gördüğünüz dikey katmanlarda gösterilen üç farklı yıla bölmüş olmalarıdır. | TED | وما فعلوه هنا أنهم في الواقع قاموا بتجزئة الشبكة في ثلاث سنوات مختلفة، ممثلة في الطبقات العمودية التي ترونها ورائي. |
Yaptıkları şey cezayı gerektiriyordu ama kanun uygulamaya çalışmak da öyledir, tamam mı? | Open Subtitles | ما فعلوه هو مستهجن، لكن ذلك هو عدالة القصاص، كل الحق؟ |