"yarın değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليس غداً
        
    • ليس غدا
        
    • وليس غداً
        
    • لن يكون بالغد
        
    • ولا الغد
        
    • ليس بالغد أو
        
    Şimdi değil, yarın değil, ama yeterince yakın bir zamanda. Open Subtitles ليس الآن ، ليس غداً ولكن قريباً بما فيه الكفاية
    yarın değil, bir yıl sonra değil, bu öğleden sonra. Open Subtitles ليس غداً , ليس العام القادم , بل هذه الظهيرة
    Belki bugün değil, belki yarın değil, ama eminim ibre 200'e vurduğunda, bu olacak. Open Subtitles ريما ليس اليوم وأكيد ليس غداً ولكني متأكد كما يستفيد محرك سيارتك من مسحت اليد
    yarın değil, kahvaltıdan sonra değil. Hemen! Open Subtitles ليس غدا ولا بعد الافطار بل الأن
    yarın değil, bugün. Open Subtitles إسمع, إنه ليس غدا ً , و لكنه اليوم
    Amerikan halkının şimdi konuşmama ihtiyacı var, yarın değil. Open Subtitles الشعب الأمريكي في حاجة لسماعي الان، وليس غداً
    Fakat yarın değil. Open Subtitles لكنهُ لن يكون بالغد.
    Belki bugün ya da yarın değil ama bulacaksın Mary. Open Subtitles لربما ليس اليوم ولا الغد لكنكِ ستفعلين يا ماري.
    yarın değil, haftaya da değil. Bugün. Open Subtitles ليس غداً ولا الاسبوع القادم، بل الآن، اليوم.
    -Kevin,hala Hawaii'ye gidebilirsin, ama yarın değil. Open Subtitles -كيفن" لازال بإمكانك الذهاب إلى هاواي . فقط ليس غداً"
    yarın değil... bugün! Open Subtitles ليس غداً, بل اليوم
    yarın değil, sayın yargıç! Open Subtitles ليس غداً, يا سيادة القاضي
    Ama yarın değil. Open Subtitles -منزل مفتوح للبيع" " -ولكن ليس غداً" "
    Ödeme günü bugün, yarın değil. Open Subtitles اليوم موعد الدّفع، ليس غداً
    yarın değil, bugün. Open Subtitles إسمع, إنه ليس غدا ً , و لكنه اليوم
    yarın değil, fakat ertesi sabah. Open Subtitles ليس غدا و لكن بعد غد
    - Doğum günüm bugün, yarın değil. - Biliyorum, Füzyoncu, ama... Open Subtitles عيد ميلادي اليوم ليس غدا - أعرف فوسير لكن...
    yarın değil ama benim harika olduğumu ve benimle olabilmek için şanslı olman gerektiğini bilmelisin diye düşündüm. Open Subtitles اليوم، وليس غداً ولكن شعرت وكأنه يجب أنْ تعرف
    - Beni dinle Julio. Yağmur olukları bugün temizlenecek, yarın değil. Open Subtitles أريد أن تكون المجاري منظفة اليوم، وليس غداً
    Fakat yarın değil. Open Subtitles لكنهُ لن يكون بالغد.
    Bugün değil yarın değil ama seni bir gün öldüreceğim. Open Subtitles ليس اليوم ولا الغد... لكنّي سأقتلنَّك.
    yarın değil, öbür hafta değil, önümüzdeki günlerde değil Wilson Fisk'in bıraktığı yolsuzluk onun ardından sonsuza kadar yok oldu ve polis nihayet tekrar ayakları üzerine basabildi. Open Subtitles ليس بالغد أو بالأسبوع المقبل، ليس حينما يحين الوقت حينما يمسح فساد (ويلسون فيسك) الذي تركه خلفه للأبد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more